ARTIK YAPABİLİYORUM !
İlk öğretim döneminde başarılı ve parlak bir öğrenciydim. Matematik bana hiç zor gelmiyordu. Belki de öğretmenlerimin yardımcı olmasıyla başarabiliyordum.
Ancak liseye geldiğimde işin hiç o kadar da kolay olmadığını anladım. Çünkü matematik hayat demekmiş. Öğretmenlerimin benimle ilgisi fazla olamadı, çünkü benim gibi 500 tane öğrencileri vardı. Matematik dersinin gelmesini istemiyordum, boş geçtiği günlerde sevinçten uçuyordum. Ama bu düşünce benim için anlıktı. Çünkü matematik hayatımızın tüm alanında karşımıza çıkıyordu.
Daha bir hafta öncesine kadar bize öğretilenlerin ne kadar boş olduğunu düşünüyordum. Ancak şimdi anladım ki hiç o kadar da zor değilmiş. Hani bir şarkı sözü vardır ya “kendimi kendimden çıkarsam 0 kalmaz, bu matematik bizi kandırıyor hocam! ” diye, işte bende onlardandım.
Daha sonra Necip Hocamı tanıdım. Kendisi babamın arkadaşıydı. Ve iyi ki de tanımışım.Bana “Matematikle Barışıyorum” adlı kitabını okumamı tavsiye etti.Kitap ilk önce bana pek te cazip gelmemişti. Şöyle biraz karıştırıp karikatürlerine baktım ve okuma gereği duymadan ortalıktan kaldırdım.
eğlenceBir kaç ay sonra Necip Hocam kömür satış büromuza tekrar geldi.Kitabı okuyup okumadığımı sordu.Ben de okumadığımı söyledim.Bana kitabı ve matematik dersi hakkında açıklamalarda bulundu.Matematik hakkında anlattığı şeyler ve verdiği örnekler bu zamana kadar duyduklarımdan çok farklıydı.Bu konuşmadan sonra kitabı okumamın gerekliliğine inandım ve hocama kısa sürede kitabını okuyacağıma dair söz verdim.Eve gidince kitabı tekrar alarak ciddi şekilde okumaya başladım.Okudukça matematik dersi hakkında düşüncelerim değişmeye başladı.Hocamın kitabı hayatımın dönüm noktası oldu diyebilirim…
Kitaptaki tavsiyelere uyunca o kadar da zor olmadığını anladım. Aslında başarı kolaylık bana çok yakınmış. Bu kolaylık benim içimdeydi. Kafamda, matematiği bir yığın formül mezarlığı değil de eğlencenin diğer bir yolu, bir oyun gibi görmeye başladım.
Artık yapabiliyorum diyebilirim. Çünkü bu kitap bana işin özünü anlattı. Bundan sonra kesinlikle ezber yok, eğlence var. Sevgili hocama bu kitabı yazdığı için bir de ben teşekkür ediyorum.
Necip Hocamın bize bulunduğu tavsiyeleri ben de arkadaşlarıma anlatacağım. Eminim ki onlarda bu kitabı okumak isteyeceklerdir.
Turgay Kıvrak / Süleyman Çakır Lisesi 10. Sınıf Öğrencisi
14 Haziran 2010 Pazartesi
Matematikle Barışıyorum Hayallerimi Geri Verdi
“Matematikle Barışıyorum” Kitabınız Hayallerimi Geri Verdi
İlkokulu köyde tamamlamış bir öğrenciyim. Matematik dersini 4. sınıfa kadar çok severdim. Diğer derslerden ödevlerimi yapmasam bile matematik dersi ödevlerimi mutlaka yapardım. Öğretmenimiz 4. sınıfın başında köyümüzden ayrıldı. Yerine esas branşı matematik olduğu halde atamada sorun çıktığı için ilkokul öğretmeni olarak başka bir öğretmen köyümüze atanmıştı. Yeni öğretmenimiz her fırsatta bize’’Sizin yüzünüzden buraya geldim.’’diyerek çok kötü davranıyor ,devamlı olarak çok aptal çocuklar olduğumuzu söyleyip duruyordu. Yeni öğretmenim kendini bize sevdiremediği için matematik dersini de sevmemeye başlamıştım. Üç yıl boyunca içimde büyüttüğüm matematik sevgisi görevini yapamayan bir öğretmen yüzünden nefrete dönüşmüştü. Bu öğretmenimiz bizi bir dönem okutmuştu fakat bu süre benim içimdeki matematik sevgisini öldürmeye yetmişti.
Artık matematik dersinin adını duyunca bile korkar olmuştum. Daha sonra köyümüze başka bir öğretmen geldi. Bütün derslerim beşti fakat yalnız matematik dersim ikiydi.Yeni öğretmenimiz de bana matematik dersini sevdirmek yerine ‘’Sen matematikten anlamıyorsun.’’ dedi. Çünkü bunu söylemek daha kolaydı.Büyüyünce matematik öğretmeni olmak isteyen ben ,artık matematik dersinden nefret ediyordum.Bunun yerine Türkçe öğretmeni olmaya karar vermiştim.
İlkokulu bitirdikten sonra imkansızlıklar yüzünden okul hayatıma ara vermek zorunda kaldım.3 yıl sonra Eskişehir’e taşındık. Bunun üzerine ben de ortaokulu dışardan bitirmeye karar verdim. Kayıtımı yaptırdım ve hem bir işte çalışıyor hem de senede iki kere sınavlara girip sınıfımı geçiyordum. Diğer derslerden iyi notlar almama rağmen matematikten tüm çabama rağmen hep iki alıyordum. Ortaokul 3. sınıfta 1. dönem matematiğim 1 düşmüştü.2.dönem matematiği düzeltemezsem sınıfta kalacaktım.Belki de ortaokulu bitiremeyecektim.Matematiğe çok çalışmama rağmen hiçbir şey anlamıyordum. Bu yüzden de hep ağlıyordum.
Bu şartlarda son sınava girdim. Sınav salonunda bulunan bir öğretmenimin moral vermesi neticesinde sınavdan 3 alarak okulu bitirdim.Ama ben Türkçe öğretmeni olmak istiyordum. Bu yüzden önce liseyi sonra da üniversiteyi okumam gerekiyordu.Matematiği anlamadan liseyi dışardan bitirmem biraz zordu. Bunun için liseye devam etmeye karar verdim.Lise1 öğrencilerinden 3 yaş büyük olmama rağmen yinede kararım değişmedi.
Artık lise 1 öğrencisi olmuştum fakat onlardan oldukça geriydim. Bu durumun da farkındaydım. Çok çalışarak ve derslere çalışarak zamanla bu açığı kapattım. Öğretmenlerimin çoğunluğu ile iyi bir iletişim kurmuştum. Matematik öğretmenimiz aynı zamanda sınıf öğretmenimiz olmuştu. Matematiği güzel anlatıyordu. Anlamadığımız yerleri çekinmeden sorabiliyorduk. Bir süre sonra matematik derslerini sabırsızlıkla beklemeye başlamıştım. Anladım ki yıllar sonra matematik dersini yeniden sevmeye başlamıştım.
Tam matematikle barıştım derken bu sefer de edebiyat öğretmenimizin davranışları yüzünden sevdiğim bu dersten nefret etmeye başladım. Matematik korkusunun yerini edebiyat dersi korkusu almıştı. Edebiyat dersinin zor olduğunu ve başaramayacağımı düşünmeye başlamıştım. Edebiyattan ilk sınav notum 45’ti ve bu beni çok üzdü. Matematikten başlangıçta 50 olan notum giderek yükseliyordu. Artık matematik dersinden eskisi kadar zorlanmıyordum. Demek ki matematik dersi aşılmaz bir duvar değildi. Matematik öğretmenim her fırsatta benim daha başarılı olabileceğimi söylüyordu. Ben de onu haksız çıkarmamak için daha da azimle çalışıyordum. Sene sonunda lise biri bütün derslerden 5 ortalama notuyla geçtim.
Lise 2. sınıfın başında sıra alan seçimine gelmişti. Türkçe öğretmeni olmak için liseye başlamıştım fakat artık edebiyat dersini sevmiyordum. Matematik dersine ise ilgim artmıştı ve ben iyi bir matematikçinin öğrencilere matematiği sevdirebileceğini anlamıştım. Bu sebepten dolayı matematik öğretmeni olmaya, matematiği öğrencilere sevdirmeye karar verdim. Türkçe öğretmeni olma kararımdan vazgeçerek sayısal bölümü seçtim.
Lise 2. sınıfın başında tekrar başarılı olabilecek miyim diye bir korku benliğimi kapladı. Her zaman benim başarılı olacağımı söyleyen matematik öğretmenimin desteğiyle bu korkuyu aştım. Ancak şanssızlık gene yakamı bırakmıyordu. Bir süre sonra matematik öğretmenimiz değişti. Bu değişiklik bir yana yeni öğretmenimiz yeni öğretmenimiz matematiği iyi para kazandıran bir meslek olduğunu düşünüyordu. Böyle düşünen bir öğretmen bize matematiği nasıl sevdirebilirdi. Kısa sürede matematik öğretmenimizle aramızda sanki aşılması imkansız duvarlar örülmüştü. Bu duvarı hala da aşamadım. Geçen sene bu dersin gelmesini sabırsızlıkla bekleyen ben bu sene ne dersi ne de öğretmenini görmek istemiyordum.
Bu değişiklik etkisini göstermekte gecikmedi. Yapılan sınav sonucunda öğrencilik hayatımın en kötü notunu ‘’21’’ yani 0(sıfır) almıştım. Yendiğimi düşündüğüm matematik korkum yeniden alevlenmeye başlamıştı. Yeni matematik öğretmenim , benim sadece kitap okuyan , hiç test çözmeyen , tembel öğrenci olduğumu düşünüyordu. Bu yüzden de bana çok soğuk davranıyordu. Öğretmenim belki de hayatı boyunca ders kitabı dışında bir kitap okumamıştı. Bunun için kitap okumanın ne kadar faydalı olduğunu bilmiyordu.
Bu durum beni olumsuz etkiledi ve bir ara matematik öğretmeni olamayacağımı düşünerek biyoloji öğretmeni olmaya karar verdim.
Tam bu sırada sizinle tanıştım. Sizinle bir süre konuştuktan sonra matematiğin benim hayatımda ne kadar önemli bir yeri olduğunu anladım. Bana okumam için verdiğiniz ’Matematikle Barışıyorum’’ kitabınızı okuduktan sonra ‘’Matematiği yapamam.’’ diye düşünemeyeceğimi kavradım.
Siz lise 1. sınıfta matematik öğretmenim olan Tamer öğretmenimin sevdirmeye başladığı matematiğe son noktayı koymuş oldunuz.
Artık kararımı hiç değiştirmeyeceğim!Matematik öğretmenlerim nasıl olursa olsun pes etmeyeceğim ve sonunda ben de matematik öğretmeni olacağım. Sizin de söylediğiniz gibi baskıcı, zorlayan, ezberci öğretmen değil; matematiği farklı yöntemlerle öğretmeye çalışan bir matematikçi olacağım. Benim öğrencilerim matematiği anlamadıkları için ağlamayacak ve hayallerinden vazgeçmek zorunda kalmayacak.
İnanıyorum ki bir gün bir matematikçi olarak sizinle tekrar karşılaşacağım ve sizinle beraber insanlara matematiği sevdirmeye çalışacağız.
Matematiği tekrar sevmeme aracı olan Tamer öğretmenimi ve sizi hiç unutmayacağım. Hayallerimi bana tekrar geri kazandırdığınız için çok teşekkür ediyorum.’’Matematikle Barışıyorum’’ adlı kitabınızın matematiği bir çok insana sevdireceğine canı gönülden inanıyorum.
Bu nitelikte kitaplar yazmaya devam ederek insanları bilgilendirmenizi diliyorum.
BAŞARILAR…Yasemin FENAR
İlkokulu köyde tamamlamış bir öğrenciyim. Matematik dersini 4. sınıfa kadar çok severdim. Diğer derslerden ödevlerimi yapmasam bile matematik dersi ödevlerimi mutlaka yapardım. Öğretmenimiz 4. sınıfın başında köyümüzden ayrıldı. Yerine esas branşı matematik olduğu halde atamada sorun çıktığı için ilkokul öğretmeni olarak başka bir öğretmen köyümüze atanmıştı. Yeni öğretmenimiz her fırsatta bize’’Sizin yüzünüzden buraya geldim.’’diyerek çok kötü davranıyor ,devamlı olarak çok aptal çocuklar olduğumuzu söyleyip duruyordu. Yeni öğretmenim kendini bize sevdiremediği için matematik dersini de sevmemeye başlamıştım. Üç yıl boyunca içimde büyüttüğüm matematik sevgisi görevini yapamayan bir öğretmen yüzünden nefrete dönüşmüştü. Bu öğretmenimiz bizi bir dönem okutmuştu fakat bu süre benim içimdeki matematik sevgisini öldürmeye yetmişti.
Artık matematik dersinin adını duyunca bile korkar olmuştum. Daha sonra köyümüze başka bir öğretmen geldi. Bütün derslerim beşti fakat yalnız matematik dersim ikiydi.Yeni öğretmenimiz de bana matematik dersini sevdirmek yerine ‘’Sen matematikten anlamıyorsun.’’ dedi. Çünkü bunu söylemek daha kolaydı.Büyüyünce matematik öğretmeni olmak isteyen ben ,artık matematik dersinden nefret ediyordum.Bunun yerine Türkçe öğretmeni olmaya karar vermiştim.
İlkokulu bitirdikten sonra imkansızlıklar yüzünden okul hayatıma ara vermek zorunda kaldım.3 yıl sonra Eskişehir’e taşındık. Bunun üzerine ben de ortaokulu dışardan bitirmeye karar verdim. Kayıtımı yaptırdım ve hem bir işte çalışıyor hem de senede iki kere sınavlara girip sınıfımı geçiyordum. Diğer derslerden iyi notlar almama rağmen matematikten tüm çabama rağmen hep iki alıyordum. Ortaokul 3. sınıfta 1. dönem matematiğim 1 düşmüştü.2.dönem matematiği düzeltemezsem sınıfta kalacaktım.Belki de ortaokulu bitiremeyecektim.Matematiğe çok çalışmama rağmen hiçbir şey anlamıyordum. Bu yüzden de hep ağlıyordum.
Bu şartlarda son sınava girdim. Sınav salonunda bulunan bir öğretmenimin moral vermesi neticesinde sınavdan 3 alarak okulu bitirdim.Ama ben Türkçe öğretmeni olmak istiyordum. Bu yüzden önce liseyi sonra da üniversiteyi okumam gerekiyordu.Matematiği anlamadan liseyi dışardan bitirmem biraz zordu. Bunun için liseye devam etmeye karar verdim.Lise1 öğrencilerinden 3 yaş büyük olmama rağmen yinede kararım değişmedi.
Artık lise 1 öğrencisi olmuştum fakat onlardan oldukça geriydim. Bu durumun da farkındaydım. Çok çalışarak ve derslere çalışarak zamanla bu açığı kapattım. Öğretmenlerimin çoğunluğu ile iyi bir iletişim kurmuştum. Matematik öğretmenimiz aynı zamanda sınıf öğretmenimiz olmuştu. Matematiği güzel anlatıyordu. Anlamadığımız yerleri çekinmeden sorabiliyorduk. Bir süre sonra matematik derslerini sabırsızlıkla beklemeye başlamıştım. Anladım ki yıllar sonra matematik dersini yeniden sevmeye başlamıştım.
Tam matematikle barıştım derken bu sefer de edebiyat öğretmenimizin davranışları yüzünden sevdiğim bu dersten nefret etmeye başladım. Matematik korkusunun yerini edebiyat dersi korkusu almıştı. Edebiyat dersinin zor olduğunu ve başaramayacağımı düşünmeye başlamıştım. Edebiyattan ilk sınav notum 45’ti ve bu beni çok üzdü. Matematikten başlangıçta 50 olan notum giderek yükseliyordu. Artık matematik dersinden eskisi kadar zorlanmıyordum. Demek ki matematik dersi aşılmaz bir duvar değildi. Matematik öğretmenim her fırsatta benim daha başarılı olabileceğimi söylüyordu. Ben de onu haksız çıkarmamak için daha da azimle çalışıyordum. Sene sonunda lise biri bütün derslerden 5 ortalama notuyla geçtim.
Lise 2. sınıfın başında sıra alan seçimine gelmişti. Türkçe öğretmeni olmak için liseye başlamıştım fakat artık edebiyat dersini sevmiyordum. Matematik dersine ise ilgim artmıştı ve ben iyi bir matematikçinin öğrencilere matematiği sevdirebileceğini anlamıştım. Bu sebepten dolayı matematik öğretmeni olmaya, matematiği öğrencilere sevdirmeye karar verdim. Türkçe öğretmeni olma kararımdan vazgeçerek sayısal bölümü seçtim.
Lise 2. sınıfın başında tekrar başarılı olabilecek miyim diye bir korku benliğimi kapladı. Her zaman benim başarılı olacağımı söyleyen matematik öğretmenimin desteğiyle bu korkuyu aştım. Ancak şanssızlık gene yakamı bırakmıyordu. Bir süre sonra matematik öğretmenimiz değişti. Bu değişiklik bir yana yeni öğretmenimiz yeni öğretmenimiz matematiği iyi para kazandıran bir meslek olduğunu düşünüyordu. Böyle düşünen bir öğretmen bize matematiği nasıl sevdirebilirdi. Kısa sürede matematik öğretmenimizle aramızda sanki aşılması imkansız duvarlar örülmüştü. Bu duvarı hala da aşamadım. Geçen sene bu dersin gelmesini sabırsızlıkla bekleyen ben bu sene ne dersi ne de öğretmenini görmek istemiyordum.
Bu değişiklik etkisini göstermekte gecikmedi. Yapılan sınav sonucunda öğrencilik hayatımın en kötü notunu ‘’21’’ yani 0(sıfır) almıştım. Yendiğimi düşündüğüm matematik korkum yeniden alevlenmeye başlamıştı. Yeni matematik öğretmenim , benim sadece kitap okuyan , hiç test çözmeyen , tembel öğrenci olduğumu düşünüyordu. Bu yüzden de bana çok soğuk davranıyordu. Öğretmenim belki de hayatı boyunca ders kitabı dışında bir kitap okumamıştı. Bunun için kitap okumanın ne kadar faydalı olduğunu bilmiyordu.
Bu durum beni olumsuz etkiledi ve bir ara matematik öğretmeni olamayacağımı düşünerek biyoloji öğretmeni olmaya karar verdim.
Tam bu sırada sizinle tanıştım. Sizinle bir süre konuştuktan sonra matematiğin benim hayatımda ne kadar önemli bir yeri olduğunu anladım. Bana okumam için verdiğiniz ’Matematikle Barışıyorum’’ kitabınızı okuduktan sonra ‘’Matematiği yapamam.’’ diye düşünemeyeceğimi kavradım.
Siz lise 1. sınıfta matematik öğretmenim olan Tamer öğretmenimin sevdirmeye başladığı matematiğe son noktayı koymuş oldunuz.
Artık kararımı hiç değiştirmeyeceğim!Matematik öğretmenlerim nasıl olursa olsun pes etmeyeceğim ve sonunda ben de matematik öğretmeni olacağım. Sizin de söylediğiniz gibi baskıcı, zorlayan, ezberci öğretmen değil; matematiği farklı yöntemlerle öğretmeye çalışan bir matematikçi olacağım. Benim öğrencilerim matematiği anlamadıkları için ağlamayacak ve hayallerinden vazgeçmek zorunda kalmayacak.
İnanıyorum ki bir gün bir matematikçi olarak sizinle tekrar karşılaşacağım ve sizinle beraber insanlara matematiği sevdirmeye çalışacağız.
Matematiği tekrar sevmeme aracı olan Tamer öğretmenimi ve sizi hiç unutmayacağım. Hayallerimi bana tekrar geri kazandırdığınız için çok teşekkür ediyorum.’’Matematikle Barışıyorum’’ adlı kitabınızın matematiği bir çok insana sevdireceğine canı gönülden inanıyorum.
Bu nitelikte kitaplar yazmaya devam ederek insanları bilgilendirmenizi diliyorum.
BAŞARILAR…Yasemin FENAR
Matematik Korkusunu Yendim
KORKULU RÜYAM SONA ERDİ!
Sevgili Necip Hocam,öncelikle böyle bir kitap yazdığınız için çok teşekkür ederim. Bu kitabı yazmakla gençlerin ve çocukların matematiğe nasıl çalışması gerektiğini,ne gibi kararlar alması ve hangi kriterlere uyması gerektiğini açıklamışsınız.
Birinci bölümde Kubilay İPEK Hocam başarının formülünü zaten çok güzel bir şekilde özetlemiş. Bölüm başlarında matematikle ilgili özlü sözler de matematik dersinin zannedildiği kadar zor bir ders olmadığını ortaya koyuyor.
Ezberciliğe karşı olduğunuzu söylüyorsunuz ama ben bildim bileli öğretmenlerimiz
çarpım tablosunu ezberlememiz gerektiğini söyleyip durdular. İnşaallah öğretmenlerimiz de matematikle ve çarpım tablosu ile ilgili yöntemlerinizi duyarlar da bizim çektiğimiz zorlukları daha küçük kardeşlerimize yaşatmazlar.
Problem nasıl çözülür bölümünü tekrar tekrar okudum. Gerçekten doğru bir noktaya dikkat çekmişsiniz. Yazıların başlarına ve sonlarına koyduğunuz karikatürler de kiaba ayrı bir güzellik katmış. Tam biraz kitap okuyup sıkılmaya başladığımda karikatürlere bakıp gülmeye başlıyor; diğer bölümleri okumaya başlıyorum.
Hocam, annem de beni hep birileriyle kıyaslar , benim yanımda başkalarını över durur. Bu duruma çok gıcık oluyorum. Biz insan değil miyiz?Bizim de gururumuz yok mu?
Kitabınızdaki ‘’Bir Matematikçide Bulunması Gereken Bazı Özelliklerde Bazıları’’ bölümünü matematik öğretmenimize gösterdim.’’Ben bu kitaba bir göz atayım.’’ dedi. Teneffüsten derse girdiğimizde kitabı geri verdi.
Kitabınızla ilgili anlatmak istediğim fakat anlatamadığım daha çok şey var. Zaten anlatabilseydim ben de sizin gibi bir yazar olabilirdim. Böyle bir kitap yazdığınız için size ne kadar teşekkür etsem azdır. Korkulu rüyam olan matematiğe nasıl yaklaşmam gerektiği konusunda beni aydınlattınız.
Önümde benim için önemli bir sınav olan LGS’de bu dersten başarılı olacağıma inanıyorum.Hasan ÖZ
Sevgili Necip Hocam,öncelikle böyle bir kitap yazdığınız için çok teşekkür ederim. Bu kitabı yazmakla gençlerin ve çocukların matematiğe nasıl çalışması gerektiğini,ne gibi kararlar alması ve hangi kriterlere uyması gerektiğini açıklamışsınız.
Birinci bölümde Kubilay İPEK Hocam başarının formülünü zaten çok güzel bir şekilde özetlemiş. Bölüm başlarında matematikle ilgili özlü sözler de matematik dersinin zannedildiği kadar zor bir ders olmadığını ortaya koyuyor.
Ezberciliğe karşı olduğunuzu söylüyorsunuz ama ben bildim bileli öğretmenlerimiz
çarpım tablosunu ezberlememiz gerektiğini söyleyip durdular. İnşaallah öğretmenlerimiz de matematikle ve çarpım tablosu ile ilgili yöntemlerinizi duyarlar da bizim çektiğimiz zorlukları daha küçük kardeşlerimize yaşatmazlar.
Problem nasıl çözülür bölümünü tekrar tekrar okudum. Gerçekten doğru bir noktaya dikkat çekmişsiniz. Yazıların başlarına ve sonlarına koyduğunuz karikatürler de kiaba ayrı bir güzellik katmış. Tam biraz kitap okuyup sıkılmaya başladığımda karikatürlere bakıp gülmeye başlıyor; diğer bölümleri okumaya başlıyorum.
Hocam, annem de beni hep birileriyle kıyaslar , benim yanımda başkalarını över durur. Bu duruma çok gıcık oluyorum. Biz insan değil miyiz?Bizim de gururumuz yok mu?
Kitabınızdaki ‘’Bir Matematikçide Bulunması Gereken Bazı Özelliklerde Bazıları’’ bölümünü matematik öğretmenimize gösterdim.’’Ben bu kitaba bir göz atayım.’’ dedi. Teneffüsten derse girdiğimizde kitabı geri verdi.
Kitabınızla ilgili anlatmak istediğim fakat anlatamadığım daha çok şey var. Zaten anlatabilseydim ben de sizin gibi bir yazar olabilirdim. Böyle bir kitap yazdığınız için size ne kadar teşekkür etsem azdır. Korkulu rüyam olan matematiğe nasıl yaklaşmam gerektiği konusunda beni aydınlattınız.
Önümde benim için önemli bir sınav olan LGS’de bu dersten başarılı olacağıma inanıyorum.Hasan ÖZ
Necip Hocam Sizi Yürekten Kutluyorum
“Matematikle Barışıyorum” Necip Hocam Yıldızları Görüyor
HER ÇOCUK BİR ÇİÇEKTİR !!! (Rumuz :Çocuk yüreği gibi )
Yaşamımızda korkularımız olduğunda korkularımız,yapacaklarımızın ötesine geçer…Oysa sevgi olduğunda sevgi ile yaklaşıldığında o korkular rüzgar gibi uçar gider. Çocuklara sevgiyle yaklaşılması gerekir. Onlara tek düze anlatımla değil,ilgi çekici çocukların anlayabileceği bir yaklaşım içerisinde olmalıyız. Sevgi dolu olan,içinde çocuk yüreği taşıyan herkes kazanır. Tıpkı Şirinlerdeki Kargamel’in her seferinde kaybetmesi gibi,kırmızı başlıklı kız masalındaki kötü kurdun sonu gibi yada pamuk prenses masalındaki üvey annenin sonu gibi…..
Çocukların matematik veya başka derslerde başarılı olmamalarında ÖNYARGILAR ve eğitim sistemindeki aksaklıklar büyük rol oynuyor .Çocuklara yapamazsınız ,başaramazsınız deniyor;sanki siz çocuk olmadınız . Oysa ki çocuklar bir çiçek….Onlar yaşamın pınarları…Bizim önyargılarımızın kurbanı olmamalılar.
Heveslerini kırmamalıyız onların. Aksine coşkuyla alkışlamalıyız onları. Minicik burunlarına,ağızlarına,o tertemiz gözlerine baktığımızda bunda meslek sahibi olabilir mi düşüncesinden çok,çok iyi bir insan olabilir diyebilmeliyiz.
Bunun için elimizden gelen gayreti değil,olağan üstü bir çaba göstermeliyiz,onların yüreklerine dokuna bilmeliyiz. Kısacası küçük dünyalarına girebilmeliyiz. Haydi ne duruyorsunuz….
Çocukların yetiştirilmesinde öğretmenlere büyük görev düşmekte ama öğretmenlerin yetiştirilmesinde de başkalarına görev düşmekte. Eğitim Fakültesi mezunu her genç öğretmen adayı olmakta ama ne kadar yeterli donanıma sahip oldukları tartışılabilir. Öğretmen adayları, görev yapacakları branşlarda eğitim alırken acaba çocuk psikolojisine yeterli önem veriliyor mu ?
Siz eğitimciler, çocukların dilinden anlıyor musunuz?Onların şekillenmesinde önemli rol oynayacaksınız Size hayallerini anlattıklarında ne yapacaksınız?Sorunların mı yoksa çözümlerin mi parçası olacaksınız?Işıl ışıl parlayan o gözleri takip edebilecek misiniz?Yaşamlarındaki inanç ve istekleri karşısında nasıl davranacaksınız?Başarılarını alkışlayacak , başlarını okşayacak mısınız?Onlarla ip atlayıp beş taş oynayabilecek misiniz?Kalbinize bakarak bunun sonucunu alabilecek misiniz?Onları oldukları gibi sevip kucaklayabilecek misiniz?Yıllar sonra karşınıza alanlarında mutlu ve başarılı insan olarak karşınıza çıkıp ‘’Hocam’’ dediklerinde tüylerinizin diken diken olduğunu hissedebilecek misiniz?
İki mahkum parmaklıkların arkasından bakarlar. Bir yerdeki çamuru diğeri gökteki yıldızları görür. Pekiyi siz hayatı hangisi gibi görüyorsunuz?
Necip Hocam yıldızları görüyor olmalı ki bu kitabı yazmış. Hayattaki olumsuzlukların inançla,kararlılıkla aşılacağına inanmış. Matematik korkularının yersiz olduğunu ve herkesin bunu başaracağına inanmış ve yazılarında başarı öykülerine yer vermiş.
Hocam sizi yürekten kutluyor ve hedeflerinize ulaşmanızı diliyorum.
Çocuk Yüreği gibi …
HER ÇOCUK BİR ÇİÇEKTİR !!! (Rumuz :Çocuk yüreği gibi )
Yaşamımızda korkularımız olduğunda korkularımız,yapacaklarımızın ötesine geçer…Oysa sevgi olduğunda sevgi ile yaklaşıldığında o korkular rüzgar gibi uçar gider. Çocuklara sevgiyle yaklaşılması gerekir. Onlara tek düze anlatımla değil,ilgi çekici çocukların anlayabileceği bir yaklaşım içerisinde olmalıyız. Sevgi dolu olan,içinde çocuk yüreği taşıyan herkes kazanır. Tıpkı Şirinlerdeki Kargamel’in her seferinde kaybetmesi gibi,kırmızı başlıklı kız masalındaki kötü kurdun sonu gibi yada pamuk prenses masalındaki üvey annenin sonu gibi…..
Çocukların matematik veya başka derslerde başarılı olmamalarında ÖNYARGILAR ve eğitim sistemindeki aksaklıklar büyük rol oynuyor .Çocuklara yapamazsınız ,başaramazsınız deniyor;sanki siz çocuk olmadınız . Oysa ki çocuklar bir çiçek….Onlar yaşamın pınarları…Bizim önyargılarımızın kurbanı olmamalılar.
Heveslerini kırmamalıyız onların. Aksine coşkuyla alkışlamalıyız onları. Minicik burunlarına,ağızlarına,o tertemiz gözlerine baktığımızda bunda meslek sahibi olabilir mi düşüncesinden çok,çok iyi bir insan olabilir diyebilmeliyiz.
Bunun için elimizden gelen gayreti değil,olağan üstü bir çaba göstermeliyiz,onların yüreklerine dokuna bilmeliyiz. Kısacası küçük dünyalarına girebilmeliyiz. Haydi ne duruyorsunuz….
Çocukların yetiştirilmesinde öğretmenlere büyük görev düşmekte ama öğretmenlerin yetiştirilmesinde de başkalarına görev düşmekte. Eğitim Fakültesi mezunu her genç öğretmen adayı olmakta ama ne kadar yeterli donanıma sahip oldukları tartışılabilir. Öğretmen adayları, görev yapacakları branşlarda eğitim alırken acaba çocuk psikolojisine yeterli önem veriliyor mu ?
Siz eğitimciler, çocukların dilinden anlıyor musunuz?Onların şekillenmesinde önemli rol oynayacaksınız Size hayallerini anlattıklarında ne yapacaksınız?Sorunların mı yoksa çözümlerin mi parçası olacaksınız?Işıl ışıl parlayan o gözleri takip edebilecek misiniz?Yaşamlarındaki inanç ve istekleri karşısında nasıl davranacaksınız?Başarılarını alkışlayacak , başlarını okşayacak mısınız?Onlarla ip atlayıp beş taş oynayabilecek misiniz?Kalbinize bakarak bunun sonucunu alabilecek misiniz?Onları oldukları gibi sevip kucaklayabilecek misiniz?Yıllar sonra karşınıza alanlarında mutlu ve başarılı insan olarak karşınıza çıkıp ‘’Hocam’’ dediklerinde tüylerinizin diken diken olduğunu hissedebilecek misiniz?
İki mahkum parmaklıkların arkasından bakarlar. Bir yerdeki çamuru diğeri gökteki yıldızları görür. Pekiyi siz hayatı hangisi gibi görüyorsunuz?
Necip Hocam yıldızları görüyor olmalı ki bu kitabı yazmış. Hayattaki olumsuzlukların inançla,kararlılıkla aşılacağına inanmış. Matematik korkularının yersiz olduğunu ve herkesin bunu başaracağına inanmış ve yazılarında başarı öykülerine yer vermiş.
Hocam sizi yürekten kutluyor ve hedeflerinize ulaşmanızı diliyorum.
Çocuk Yüreği gibi …
Matematik Hayatımdan İki Necip Geçti
Necipler Hayatımı Değiştirdi
KADERİN CİLVESİ
Yıl 1975’ler …Köyüme yeni ortaokul açılmış , ilk öğrencileri de biziz. Yaklaşık 30 kişilik sınıfın vasat denilebilecek öğrencilerinden birisiyim. Okul müdürümüz ve matematik öğretmenimiz Necip ……..’di. Yüzünün güldüğü bir anı hatırlamıyorum…Ya çok ciddi ya da asık suratlı diyebileceğimiz kadar asabi…Matematik derslerinde, aramızdan birisinin dayak yemeden bitirdiğimiz bir dersi nadiren hatırlarım…
Öyle ya köyümüze ortaokul yeni açılmış; babalarımız da bizi öğretmenimize ‘’eti senin , kemiği benim ‘’ diye öğretmenlerimize emanet etmişti…Hatta bir gün matematik dersinde yine Necip …… öğretmenimden sınıfça sıra dayağı yemiştik ve dayak sonucunda iki arkadaşımız da yaralanmıştı. Dayak faslında ben üçüncü sıradaydım. Elindeki sopa ile ikinci vuruşunda bayılma numarası ile kendimi yere atarak dayak faslından kurtulmuştum… Anlattıklarımı bu kitabı okuyan sınıf arkadaşlarım çok iyi hatırlayacaklardır…
Daha sonraları matematik dersinden çok dayak atma dersleri(!) vermeye başlayan Necip ………. öğretmenimizin tutumundan ‘’eti senin, kemiği benim’’ diyen velilerimiz bile rahatsız olmuştu. Bir gün ilçedeki gazeteci köyümüze çağrıldı. Necip ………. hocamızın dayakları gazetelerde haber konusu yapıldı. Bu haberden sonra matematikçi Necip ……..Hoca başka bir yere gitmek için tayin istemek zorunda kaldı. O günden bu yana yıllar geçmesine rağmen Necip …….. Hocayla hiç görüşmedim; görüşmek istemem de. Çünkü benim matematikle küsüşmemin başlıca sorumlusu Necip ………. Hocadır.
Kaderin cilvesine bakın ki aradan 30 yıl geçmiş yine bir matematikçi ile karşılaşıyorum .Adı da yine Necip ama soyadı GÜVEN’ di. Kısa bir tren yolculuğuyla başlayan ‘’Matematik Muhabbetimiz’’ bu gün artarak devam ediyor. Necip Güven Hocamda matematikçi.
Yani sizin anlayacağınız bir Necip ’in hayatımdan sildiği ‘’matematiği’’ bir başka Necip yeniden hayatıma soktu. Bir Necip beni ‘’Matematikle küstürdü’’;Bir Necip beni yeniden ‘’Matematikle Barıştırdı.’’
‘’Matematikle Barışıyorum’’ kitabı Necip Hocamın ilk kitabı…Elbette bazı eksik yanları olabilir…Ancak ben bu kitabı okumaya başlayınca niyetim üzüm yemek (bağcıyı dövmek değil )olunca fazlasıyla istifade ettim… Matematik’ e bakış açım değişti. Matematikle aramda kurulan KORKU KÖPRÜLERİNİ yıkıp yerine SEVGİ KÖPRÜLERİ kurdum.
Veliler ,öğrenciler,öğretmenler sizlere sesleniyorum!!! Matematiği sevmenin ilaçları eczanelerde satılmaz. Hiçbir doktor da böyle bir reçete yazamaz… Matematiği sevdirmek bir gönül işi , bir sevdanın adı ve bir emeğin ürünü… NECİP GÜVEN hocada matematiği sevdirmenin delisi… matematiği öğretmenin sevdalısı… NECİP HOCA ’yı yakından tanımayan onun uğruna delisi olduğunu sevdalısını bilemez ve anlayamaz. Tebrikler NECİP HOCA… işinin delisi olanı Allah’ta sever kullarda… Allah yardımcın olsun… . Nail USLU
KADERİN CİLVESİ
Yıl 1975’ler …Köyüme yeni ortaokul açılmış , ilk öğrencileri de biziz. Yaklaşık 30 kişilik sınıfın vasat denilebilecek öğrencilerinden birisiyim. Okul müdürümüz ve matematik öğretmenimiz Necip ……..’di. Yüzünün güldüğü bir anı hatırlamıyorum…Ya çok ciddi ya da asık suratlı diyebileceğimiz kadar asabi…Matematik derslerinde, aramızdan birisinin dayak yemeden bitirdiğimiz bir dersi nadiren hatırlarım…
Öyle ya köyümüze ortaokul yeni açılmış; babalarımız da bizi öğretmenimize ‘’eti senin , kemiği benim ‘’ diye öğretmenlerimize emanet etmişti…Hatta bir gün matematik dersinde yine Necip …… öğretmenimden sınıfça sıra dayağı yemiştik ve dayak sonucunda iki arkadaşımız da yaralanmıştı. Dayak faslında ben üçüncü sıradaydım. Elindeki sopa ile ikinci vuruşunda bayılma numarası ile kendimi yere atarak dayak faslından kurtulmuştum… Anlattıklarımı bu kitabı okuyan sınıf arkadaşlarım çok iyi hatırlayacaklardır…
Daha sonraları matematik dersinden çok dayak atma dersleri(!) vermeye başlayan Necip ………. öğretmenimizin tutumundan ‘’eti senin, kemiği benim’’ diyen velilerimiz bile rahatsız olmuştu. Bir gün ilçedeki gazeteci köyümüze çağrıldı. Necip ………. hocamızın dayakları gazetelerde haber konusu yapıldı. Bu haberden sonra matematikçi Necip ……..Hoca başka bir yere gitmek için tayin istemek zorunda kaldı. O günden bu yana yıllar geçmesine rağmen Necip …….. Hocayla hiç görüşmedim; görüşmek istemem de. Çünkü benim matematikle küsüşmemin başlıca sorumlusu Necip ………. Hocadır.
Kaderin cilvesine bakın ki aradan 30 yıl geçmiş yine bir matematikçi ile karşılaşıyorum .Adı da yine Necip ama soyadı GÜVEN’ di. Kısa bir tren yolculuğuyla başlayan ‘’Matematik Muhabbetimiz’’ bu gün artarak devam ediyor. Necip Güven Hocamda matematikçi.
Yani sizin anlayacağınız bir Necip ’in hayatımdan sildiği ‘’matematiği’’ bir başka Necip yeniden hayatıma soktu. Bir Necip beni ‘’Matematikle küstürdü’’;Bir Necip beni yeniden ‘’Matematikle Barıştırdı.’’
‘’Matematikle Barışıyorum’’ kitabı Necip Hocamın ilk kitabı…Elbette bazı eksik yanları olabilir…Ancak ben bu kitabı okumaya başlayınca niyetim üzüm yemek (bağcıyı dövmek değil )olunca fazlasıyla istifade ettim… Matematik’ e bakış açım değişti. Matematikle aramda kurulan KORKU KÖPRÜLERİNİ yıkıp yerine SEVGİ KÖPRÜLERİ kurdum.
Veliler ,öğrenciler,öğretmenler sizlere sesleniyorum!!! Matematiği sevmenin ilaçları eczanelerde satılmaz. Hiçbir doktor da böyle bir reçete yazamaz… Matematiği sevdirmek bir gönül işi , bir sevdanın adı ve bir emeğin ürünü… NECİP GÜVEN hocada matematiği sevdirmenin delisi… matematiği öğretmenin sevdalısı… NECİP HOCA ’yı yakından tanımayan onun uğruna delisi olduğunu sevdalısını bilemez ve anlayamaz. Tebrikler NECİP HOCA… işinin delisi olanı Allah’ta sever kullarda… Allah yardımcın olsun… . Nail USLU
Matematikle Barışıyorum'u Zevkle Okudum
Saygıdeğer Necip Hocam, Matematikle barışıyorum adlı eserinizi zevkle okudum. Hem bir meslektaş hem de bir veli olarak çok faydalandım,sizi kutlarım.
Aslında matematik ile sınırlı kalmayıp,bütün bir eğitim alanında ideal görüşler ortaya koymuşsunuz. Eserinizde bence en can alıcı vurgu sevginin muhteşem gücünün bir kez daha vurgulanmasıydı. Eyleme geçmeyen hiç bir düşüncenin öneminin olmadığı ve sevginin eyleme dönüştüğü zaman bütün sorunların aşılmaya mahkum olduğunu bir anlatıyorsunuz.
Matematik öğretenlerin problem değil problemin çözüm kaynağı olması gerektiğini güzel bir şekilde dile getirmişsiniz. Okuyucularınıza ve meslektaşlarınıza matematikle barışmanın,kucaklaşmanın ve başarmanın her zaman mümkün olduğunu ısrarla belirtiyorsunuz.
Böyle bir çalışmaya mesai ayırmanızdan ve gayretlerinizden dolayı tebrik ediyor,saygılar sunuyorum.
Görüşmek dileğiyle Allah’a emanet olunuz.Meslektaşınız Osman KANDİL/SİVAS
Aslında matematik ile sınırlı kalmayıp,bütün bir eğitim alanında ideal görüşler ortaya koymuşsunuz. Eserinizde bence en can alıcı vurgu sevginin muhteşem gücünün bir kez daha vurgulanmasıydı. Eyleme geçmeyen hiç bir düşüncenin öneminin olmadığı ve sevginin eyleme dönüştüğü zaman bütün sorunların aşılmaya mahkum olduğunu bir anlatıyorsunuz.
Matematik öğretenlerin problem değil problemin çözüm kaynağı olması gerektiğini güzel bir şekilde dile getirmişsiniz. Okuyucularınıza ve meslektaşlarınıza matematikle barışmanın,kucaklaşmanın ve başarmanın her zaman mümkün olduğunu ısrarla belirtiyorsunuz.
Böyle bir çalışmaya mesai ayırmanızdan ve gayretlerinizden dolayı tebrik ediyor,saygılar sunuyorum.
Görüşmek dileğiyle Allah’a emanet olunuz.Meslektaşınız Osman KANDİL/SİVAS
Matematikle Barışıyorum Kitabınız Muhteşem
Sayın hocam; öncelikle geleceğimizin teminatı çocukların eğitiminde çok önemli bir yanlışlığı fark edip, bu yanlışlığın düzeltilmesi için gayret gösterip yazmış olduğunuz kitaplar için çok teşekkür ediyorum.
“Matematikle Barışıyorum” isimli kitabınızı 2005 yılında Eskişehir’de Esnaf Sarayında
tanıtım yaptığınız zaman aldım. Kitabınız muhteşem !’
Ayrıca fotokopi olarak verdiğiniz eğlenerek öğrenmek için hazırlamış olduğunuz çarpım tablosundan mümkünse e-mail adresime gönderirseniz memnun olacağım hocam.
Şimdiden teşekkür ediyor, emeklerinizin boşa gitmemesi temennisiyle saygılarımı sunarım. Hikmet TETİK
“Matematikle Barışıyorum” isimli kitabınızı 2005 yılında Eskişehir’de Esnaf Sarayında
tanıtım yaptığınız zaman aldım. Kitabınız muhteşem !’
Ayrıca fotokopi olarak verdiğiniz eğlenerek öğrenmek için hazırlamış olduğunuz çarpım tablosundan mümkünse e-mail adresime gönderirseniz memnun olacağım hocam.
Şimdiden teşekkür ediyor, emeklerinizin boşa gitmemesi temennisiyle saygılarımı sunarım. Hikmet TETİK
Kitabınız Beni Matematikle Barıştırdı
Hocam ,ben 2006 yılı yaz tatilinde matematik çalışıyordum ve elime sizin ’’Matematikle Barışıyorum” adlı kitabınız geçti. Her gün 5-10 sayfa okudum her gün kendime duyduğum özgüvenim biraz daha arttı. Sözel öğrencisi olduğumuz için okulda matematik görmüyorduk ve bu durum başaramama korkumuzu biraz daha körükledi. Kitabınızı okuyanların sizin yardımınızla iyi bir yere geldiğini yani biraz da olsa matematiği yapabildiklerini öğrendim .
Kitabınızdaki birinci öyküyü okudum ve başaranları gördükçe kendime güvenim arttı. Matematiğe tekrar sıfırdan başlayanları okudukça daha da ümitlendim. Matematik sorusu çözerken aslında cevaplarını hayatımızdaki olaylarla bağlantı kurarak çözmenize bayıldım.
Başka yazarlarımızın kitaplarından açıklamalar vererek bizi aydınlatmanızdan
Çok etkilendim. Kitabınızı okuduktan sonra az da olsa bir şeyler yapacağıma inandım ve bu sene ÖSS’ye hazırlanan öğrenciler olarak matematik dersini mutlaka öğrenmek zorunda olduğumuzu anladık.
Matematiğin hayatımızda okulu bitirdikten sonra da bize lazım olduğunu öğrendik. Bize yardım edebileceğinizi düşünerek sizle bağlantı kurmaya çalıştık ve umarım biz de diğer aydınlattığınız öğrenciler grubuna gireriz. İnşallah bu sene ÖSS’yi sayenizde ve bizimde çabalarımızla kazanırız. İleride de sizin gibi öğrencileri aydınlatan öğretmen olarak toplumumuza hayırlı bir evlat oluruz. Toplumumuzun sizin gibi gençlerden ümit kesmeyen nice öğretmenler yetiştirdiğini görebiliriz.
Tuba ÖZOĞLU /13 EKİM 2006
Kitabınızdaki birinci öyküyü okudum ve başaranları gördükçe kendime güvenim arttı. Matematiğe tekrar sıfırdan başlayanları okudukça daha da ümitlendim. Matematik sorusu çözerken aslında cevaplarını hayatımızdaki olaylarla bağlantı kurarak çözmenize bayıldım.
Başka yazarlarımızın kitaplarından açıklamalar vererek bizi aydınlatmanızdan
Çok etkilendim. Kitabınızı okuduktan sonra az da olsa bir şeyler yapacağıma inandım ve bu sene ÖSS’ye hazırlanan öğrenciler olarak matematik dersini mutlaka öğrenmek zorunda olduğumuzu anladık.
Matematiğin hayatımızda okulu bitirdikten sonra da bize lazım olduğunu öğrendik. Bize yardım edebileceğinizi düşünerek sizle bağlantı kurmaya çalıştık ve umarım biz de diğer aydınlattığınız öğrenciler grubuna gireriz. İnşallah bu sene ÖSS’yi sayenizde ve bizimde çabalarımızla kazanırız. İleride de sizin gibi öğrencileri aydınlatan öğretmen olarak toplumumuza hayırlı bir evlat oluruz. Toplumumuzun sizin gibi gençlerden ümit kesmeyen nice öğretmenler yetiştirdiğini görebiliriz.
Tuba ÖZOĞLU /13 EKİM 2006
Matematikle Barışıyorum'u Bir Solukta Okuduk
İyi günler Necip Bey, ( Ayşe – Serdar Kandemir )Geçen hafta matematik öğretimi ve öğrenimi alanında internette tarama yaparken sizinle ilgili yazılara ulaştım. Özellikle Eskişehir ve Ziya Gökalp İlköğretim Okulunun adı geçince daha bir gururlandım.
Ben 1981 yılında Eskişehir Ziya Gökalp İlköğretim Okulundan mezun oldum. Ben ve bir arkadaşım okulda ilk defa Anadolu Lisesi kazanan öğrencileriydik. Üstelik Esk. Anadolu Lisesine ilk 20 nin içinde girmiştik. Okuluma ve emeği geçen öğretmenlerime sonsuz saygı ve teşekkürler…
Sizinle ve kitabınızla ilgili dokümanları okuyup inceledim. Benim 8 yaşında ilköğretim 2.ci sınıfa giden bir oğlum var. Derslerine yardımcı olmaya çalışıyorum. Konuyu bilmek ayrı, karşınızdaki çocuğunuzun seviyesine inip ona aktarabilmek ayrı bir konu.En önemlisi de matematiğin korkulacak değil yaptıkça zevk alınacak bir dal olduğunu aktarabilmek.
Müfredat gereği çarpım tablosunu ezberlemesi gerekiyor. Kendimce bir yol buldum.Basmakları kısa tekrarlarla yineliyoruz..
Ex: 2,4,6,8 ,10,12,14,16,18 dönüyoruz başa
2,4,6,8,10,12,14,16,18
Böylelikle her onluk grubunu yerine oturtup, tekrar yöntemi uyguluyorum.
Ne kadar olsa zorlanılıyor. Bu konudan yakınırken sizi eşime anlattım. Pazar günü evinizi arayıp cep numaranızdan size ulaştı ve hemen kitabınızı aldık… Kitabınızı eşimle çok beğendik. Bir solukta okuduk.
Eşimle konuşurken internetten tekerlemeli çarpım tablosunu gönderebileceğinizi söylemişsiniz.Eğer benim mail adresime gönderebilirseniz çok memnun kalırız.
Ayrıca sizinle tanışıp fikir telakisinde olmayı arzu ederiz. Çocuğumuzu tanımanızı ve sizden profesyonel destek almayı düşünüyoruz.
Çalışma sisteminiz hakkında aydınlatırsanız müteşekkir kalırız.
Saygılar...Ayşe – Serdar KANDEMİR
Ben 1981 yılında Eskişehir Ziya Gökalp İlköğretim Okulundan mezun oldum. Ben ve bir arkadaşım okulda ilk defa Anadolu Lisesi kazanan öğrencileriydik. Üstelik Esk. Anadolu Lisesine ilk 20 nin içinde girmiştik. Okuluma ve emeği geçen öğretmenlerime sonsuz saygı ve teşekkürler…
Sizinle ve kitabınızla ilgili dokümanları okuyup inceledim. Benim 8 yaşında ilköğretim 2.ci sınıfa giden bir oğlum var. Derslerine yardımcı olmaya çalışıyorum. Konuyu bilmek ayrı, karşınızdaki çocuğunuzun seviyesine inip ona aktarabilmek ayrı bir konu.En önemlisi de matematiğin korkulacak değil yaptıkça zevk alınacak bir dal olduğunu aktarabilmek.
Müfredat gereği çarpım tablosunu ezberlemesi gerekiyor. Kendimce bir yol buldum.Basmakları kısa tekrarlarla yineliyoruz..
Ex: 2,4,6,8 ,10,12,14,16,18 dönüyoruz başa
2,4,6,8,10,12,14,16,18
Böylelikle her onluk grubunu yerine oturtup, tekrar yöntemi uyguluyorum.
Ne kadar olsa zorlanılıyor. Bu konudan yakınırken sizi eşime anlattım. Pazar günü evinizi arayıp cep numaranızdan size ulaştı ve hemen kitabınızı aldık… Kitabınızı eşimle çok beğendik. Bir solukta okuduk.
Eşimle konuşurken internetten tekerlemeli çarpım tablosunu gönderebileceğinizi söylemişsiniz.Eğer benim mail adresime gönderebilirseniz çok memnun kalırız.
Ayrıca sizinle tanışıp fikir telakisinde olmayı arzu ederiz. Çocuğumuzu tanımanızı ve sizden profesyonel destek almayı düşünüyoruz.
Çalışma sisteminiz hakkında aydınlatırsanız müteşekkir kalırız.
Saygılar...Ayşe – Serdar KANDEMİR
Etiketler:
bir soluk,
matematikle barışıyorum,
okuduk
Matematik Sevgim Kabusa Dönüştü
Merhaba,ben, üniversiteye kadar öğrenim hayatı barışık ve çok başarılı bir öğrenciydim. (Okul birincisi)Ama ben kendimi sözel alana daha yatkın görürken, bir öğretmenimin ‘’Evladım, sen dershanede sayısal bölümü seçmelisin, büyük ideallerin olmalı’’ sözlerinden etkilenerek bölüm değişikliği yaptım.
Üniversite sınavlarında da dördüncü tercihim olan fen fakültesi matematik bölümünü kazanmıştım. Hevesle öğrenime başladığım bu bölümde maalesef beklentilerimin çoğunu bulamamıştım. Derslere yeterince çalıştığım halde ilk yıl tüm derslerden sınıf tekrarına kalmıştım. Çünkü; hocalarımız şüphesiz ki alanlarında çok bilgiliydiler ancak teoremleri ve ispatlarını, problemleri ve çözümlerini anlatırken sanki yaşadığımız dünyadan tamamen kopuyorlardı. Konularla günlük yaşantımız arasında yeterli bağ kurulamıyor ; öğrendiğimiz bilgileri günlük hayatta nerelerde kullanacağımız sorusunun cevabını bir türlü bulamıyorduk.
Dolaysıyla matematik derslerine olan sevgim gün geçtikçe nefrete dönüşmüştü..Lise yıllarında çok başarılı bir öğrenciyken ne değişmişti de her şey tersine dönmüştü; bir türlü anlayamıyordum.
Şu da vardı ki ; başlanan bir iş mutlaka bitirilmeliydi. Kendi kendime ’’Matematik te kesinlikle özel bir zeka ve yetenek istemez. Daha önceki yıllarda nasıl başardıysam yine başaracağım.’’ dedim. Bu inanç ve azimle başladığım ikinci öğretim yılında hem birinci sınıftan kalan derslerimi vermiş, hem de ikinci sınıfın derslerinden başarılı olmuştum.
İşte bu, yaşadığım tüm olumsuzluklara rağmen pes etmemenin, inancın, azmin ve çalışmanın zaferiydi.
Şu an mesleğinin 15. yılında olan bir sınıf öğretmeniyim. Kendi yaşadıklarımdan da dersler çıkarak öğrencilerime her fırsatta şunları söylüyorum.’’Çocuklar başarılı olmak istiyorsanız, önce ilgi duyun, merak edin ve sevin. Yüreğiniz mutluluk ve coşku dolu olsun. Zorluklar karşısında hemen pes etmeyin, azmedin, sorgulayın , kendinize güvenin ve sonuna kadar mücadele edin. Sonra da kendinizi kucaklayın ve ‘’Seni seviyorum, iyi ki varsın!!!’’ deyin. RUMUZ GÜL
Üniversite sınavlarında da dördüncü tercihim olan fen fakültesi matematik bölümünü kazanmıştım. Hevesle öğrenime başladığım bu bölümde maalesef beklentilerimin çoğunu bulamamıştım. Derslere yeterince çalıştığım halde ilk yıl tüm derslerden sınıf tekrarına kalmıştım. Çünkü; hocalarımız şüphesiz ki alanlarında çok bilgiliydiler ancak teoremleri ve ispatlarını, problemleri ve çözümlerini anlatırken sanki yaşadığımız dünyadan tamamen kopuyorlardı. Konularla günlük yaşantımız arasında yeterli bağ kurulamıyor ; öğrendiğimiz bilgileri günlük hayatta nerelerde kullanacağımız sorusunun cevabını bir türlü bulamıyorduk.
Dolaysıyla matematik derslerine olan sevgim gün geçtikçe nefrete dönüşmüştü..Lise yıllarında çok başarılı bir öğrenciyken ne değişmişti de her şey tersine dönmüştü; bir türlü anlayamıyordum.
Şu da vardı ki ; başlanan bir iş mutlaka bitirilmeliydi. Kendi kendime ’’Matematik te kesinlikle özel bir zeka ve yetenek istemez. Daha önceki yıllarda nasıl başardıysam yine başaracağım.’’ dedim. Bu inanç ve azimle başladığım ikinci öğretim yılında hem birinci sınıftan kalan derslerimi vermiş, hem de ikinci sınıfın derslerinden başarılı olmuştum.
İşte bu, yaşadığım tüm olumsuzluklara rağmen pes etmemenin, inancın, azmin ve çalışmanın zaferiydi.
Şu an mesleğinin 15. yılında olan bir sınıf öğretmeniyim. Kendi yaşadıklarımdan da dersler çıkarak öğrencilerime her fırsatta şunları söylüyorum.’’Çocuklar başarılı olmak istiyorsanız, önce ilgi duyun, merak edin ve sevin. Yüreğiniz mutluluk ve coşku dolu olsun. Zorluklar karşısında hemen pes etmeyin, azmedin, sorgulayın , kendinize güvenin ve sonuna kadar mücadele edin. Sonra da kendinizi kucaklayın ve ‘’Seni seviyorum, iyi ki varsın!!!’’ deyin. RUMUZ GÜL
Önyargıları Kırmak Hayli Zor
Biz matematikçilerin genel işi düşünmektir. Yazmayı pek sevmeyiz. Okuduğu bir romanın son derece antipatik karakterinin bile Oxford ta hoca olduğunu görüp, akademiye yönelen ünlü matematikçi G.Hardy “matematik yazmayı” yaşlı, ikinci sınıf beyinlerin işi diye bahseder. Tarihin en meşhur ispatlanamamış problemlerini sahibi Pierre de Fermat’nın kitabının boş bir kenarına yazdığı şu nottu: – Bu teoremin oldukça estetik bir ispatını buldum fakat bu yer bunu yazmak için yeterince geniş değil.Fermat’nın ki bahane gibi ise de bir gerçek var:matematik ile uğraşanlar yazma işine pek dalmıyorlar.
Necip Bey gerçekten zoru başarmış.Matematiğin de diğer bilimler gibi çalışarak başarılabileceğine, yapılabileceğine olan inancını paylaşmış bizlerle.Belki biraz paylaşım,biraz kişisel gelişim,biraz bir türlü dile getiremediğimiz gerçekler…Sonuçta matematikçilerin yapamadığı matematikle ilgili yazmayı,itirafları sunmuş bizlere..
Matematiğe olan önyargıları kırmak hayli zor. “Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur.” – Albert Einstein. Maalesef işin bir de bu önyargıların dile getirilememesi var. Nedenini anlayamıyorum ama insanımızda bilemediğini sorma, öğrenme gibi bir gayret yok. Hele matematiğe karşı! Sanki matematikte bilmemek ayıp gibi . Bir korkulu rüya olmuş matematik; bir türlü kıramıyoruz!
Tabi bu tür fikirlerin oluşmasında matematikçilerin de hele de öğretmenlerin ayrı bir rolü olsa gerek. Geçen gün “Hocam inanır mısınız, hayatımda hiç matematikten beş alamadım” dedi bir arkadaşım. İşte! Belki o alamamış ama peki ya ver(e)meyen.
Necip Bey sizi tebrik ediyorum. Umarım çalışmanız amacına ulaşır. Matematik çalışmak istemeyen beyinler belki önyargılarını matematik okuyarak, matematik hakkında konuşarak kırarlar.
Orhan GÖKÇE/Matematik Öğretmeni Sorgun/ YOZGAT
Necip Bey gerçekten zoru başarmış.Matematiğin de diğer bilimler gibi çalışarak başarılabileceğine, yapılabileceğine olan inancını paylaşmış bizlerle.Belki biraz paylaşım,biraz kişisel gelişim,biraz bir türlü dile getiremediğimiz gerçekler…Sonuçta matematikçilerin yapamadığı matematikle ilgili yazmayı,itirafları sunmuş bizlere..
Matematiğe olan önyargıları kırmak hayli zor. “Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur.” – Albert Einstein. Maalesef işin bir de bu önyargıların dile getirilememesi var. Nedenini anlayamıyorum ama insanımızda bilemediğini sorma, öğrenme gibi bir gayret yok. Hele matematiğe karşı! Sanki matematikte bilmemek ayıp gibi . Bir korkulu rüya olmuş matematik; bir türlü kıramıyoruz!
Tabi bu tür fikirlerin oluşmasında matematikçilerin de hele de öğretmenlerin ayrı bir rolü olsa gerek. Geçen gün “Hocam inanır mısınız, hayatımda hiç matematikten beş alamadım” dedi bir arkadaşım. İşte! Belki o alamamış ama peki ya ver(e)meyen.
Necip Bey sizi tebrik ediyorum. Umarım çalışmanız amacına ulaşır. Matematik çalışmak istemeyen beyinler belki önyargılarını matematik okuyarak, matematik hakkında konuşarak kırarlar.
Orhan GÖKÇE/Matematik Öğretmeni Sorgun/ YOZGAT
Etiketler:
matematik öğretmeni,
orhan gökçe,
önyargılar,
zor
Matematikle Barışıyorum Çok Güzel Olmuş
Merhabalar Hocam;nasılsınız? Umarım her şey yolundadır. Kitabınız gerçekten çok güzel olmuş elinize, yüreğinize sağlık.
Aslında okuyalı çok oldu da bazı özel durumlardan dolayı bir türlü fırsat bulup size yazamadım. Gerçekten okurken çok gurur duydum bir öğretmenin ne güzel işlere imza attığını gördüğüm için, elbette bütün öğretmenler çok güzel şeyler yapıyorlardır zaten, ayrıca matematikte ezbere hiç ihtiyaç duymadan matematiğin sevilebileceğine ve başarılabileceğine inananlardan biri olduğum için çok keyifle okudum kitabınızı….
Kitapta yer verdiğiniz bazı yazıları daha önce okumuştum ancak bunları bir arada ve sizin yaklaşımınızla okumak ayrı bir zevkti ve bilirsiniz bazen yeniden hatırlamak daha etkili ve yeni sonuçlara ulaşmayı sağlar. Özetle tekrar tebrik ederim inşallah sonraki kitaplarınızı da okuma şansım olur.
Bu arada sevineceğinizi düşündüğüm için size anlatmak isterim; dönem arası tayin istedim. Dönem sonunda her sınıftan dersle ilgili eleştiri ve önerilerini yazmalarını isterim. Bu dönemde sonuna ‘’Eğer son dersimiz olsaydı ne söylemek istediğinizi de yazın.’’ dedim. Çoğu öğrencim matematiği benimle sevmeye başladıklarını, dersin gelmesini sabırsızlıkla beklediklerini yazmıştı.
Ayrıca öğrencilerimden biri ‘’İtiraf ediyorum ilkokulda bu dersi hiç sevmiyordum ama 6. sınıftan beri sizin dersinizi dinlemeye başladıktan sonra en çok sevdiğim ders oldu.’’ diye yazmış.Okurken çok mutlu oldum sizinle paylaşmak istedim.İnşallah tezimi bu dönem daha yoğun çalışarak tamamlamayı düşünüyorum.
Bu arada izniniz olursa sizin kitabınızdan da bazı bölümler kullanmayı düşünüyorum. Ayrıca zaman zaman yardımlarınıza başvurabilirim . Kendinize çok iyi davranmaya devam edin ( kitaptan tanıdığım kadarıyla oldukça pozitif ve gülümsemeyi bilen birisiniz),
Allah uzun ve sağlıklı bir ömür versin umarım.En yakın zamanda tekrar görüşmek üzere…
Saygılar, sevgiler… Matematik Öğretmeni Gülten KARDAŞ/VAN
Aslında okuyalı çok oldu da bazı özel durumlardan dolayı bir türlü fırsat bulup size yazamadım. Gerçekten okurken çok gurur duydum bir öğretmenin ne güzel işlere imza attığını gördüğüm için, elbette bütün öğretmenler çok güzel şeyler yapıyorlardır zaten, ayrıca matematikte ezbere hiç ihtiyaç duymadan matematiğin sevilebileceğine ve başarılabileceğine inananlardan biri olduğum için çok keyifle okudum kitabınızı….
Kitapta yer verdiğiniz bazı yazıları daha önce okumuştum ancak bunları bir arada ve sizin yaklaşımınızla okumak ayrı bir zevkti ve bilirsiniz bazen yeniden hatırlamak daha etkili ve yeni sonuçlara ulaşmayı sağlar. Özetle tekrar tebrik ederim inşallah sonraki kitaplarınızı da okuma şansım olur.
Bu arada sevineceğinizi düşündüğüm için size anlatmak isterim; dönem arası tayin istedim. Dönem sonunda her sınıftan dersle ilgili eleştiri ve önerilerini yazmalarını isterim. Bu dönemde sonuna ‘’Eğer son dersimiz olsaydı ne söylemek istediğinizi de yazın.’’ dedim. Çoğu öğrencim matematiği benimle sevmeye başladıklarını, dersin gelmesini sabırsızlıkla beklediklerini yazmıştı.
Ayrıca öğrencilerimden biri ‘’İtiraf ediyorum ilkokulda bu dersi hiç sevmiyordum ama 6. sınıftan beri sizin dersinizi dinlemeye başladıktan sonra en çok sevdiğim ders oldu.’’ diye yazmış.Okurken çok mutlu oldum sizinle paylaşmak istedim.İnşallah tezimi bu dönem daha yoğun çalışarak tamamlamayı düşünüyorum.
Bu arada izniniz olursa sizin kitabınızdan da bazı bölümler kullanmayı düşünüyorum. Ayrıca zaman zaman yardımlarınıza başvurabilirim . Kendinize çok iyi davranmaya devam edin ( kitaptan tanıdığım kadarıyla oldukça pozitif ve gülümsemeyi bilen birisiniz),
Allah uzun ve sağlıklı bir ömür versin umarım.En yakın zamanda tekrar görüşmek üzere…
Saygılar, sevgiler… Matematik Öğretmeni Gülten KARDAŞ/VAN
Etiketler:
gülten kardaş,
matematik öğretmeni,
matematikle barışıyorum
Matematikle Barışıyorum'la Kendime Güvenim Geldi
Merhaba, ben liseye giden bir öğrenciyim.Matematiği severdim sevmesine ama bir türlü yapamazdım!.. Hadi bu herkesin sorunu diyelim ama abilerimin ikiside okul birincisi …Ben ise okul birinciliğini hayal bile edemem… Bu güzel bir şey tabii ama benim yerimde siz olsanız beni daha iyi anlardınız. Abilerim birinci olduğundan herkes bana baskı yaptı. Çünkü benim de onlar gibi başarılı olmamı beklediler. Benim bahanem çok ama yinede suç ben de…
İsterseniz biraz bahanelerimi yazayım da yer kaplasın ne de çok yazmış desinler Ailemle birlikte hep ev ve okul değiştirdim 1. sınıfı İstanbul Çamçeşme İlk Öğretim Okulunda 2,3, ve 4.sınıfın birinci dönemini İstanbul Cemil Türker İlk Öğretim Okulun da 4. sınıfın ikinci dönemi , 5′i , 6 ‘yı ve 7.sınıfın birinci dönemini İstanbul Çağrıbey İlk Öğretim Okulun da 7.sınıfın ikinci dönemini ve 8. sınıfı Eskişehir Mimar Sinan İlk Öğretim Okulun da okudum.
Cemil Türker İlk Öğretim Okulu köy okulu olduğundan matematik dersimize kimse girmezdi!.. Bu yüzden öğretmenlerim, arkadaşlarım ,çevremsık sık değişti.İnanır mısınız okuduğum ders bile değişti.
Liseye başladığım zaman matematiğe gıcıklığım iyice arttı.Çünkü matematik yüzünden OKS’deki netlerim düştü ve şu an Eskişehir Süleyman Çakır Lisesinde eğitim görmekteyim. Derslerimin düşüşüne birde sağlık problemleri eklenince işler karman çorman oldu.Ama ben bunların hiçbirini bahane olarak görmüyorum; çünkü bana da sen başaramassın sen yapamassın dediler.Bir soruyu doğru yaptığımda sanki kanserin ilacını bulmuşum gibi şaşırırlardı da bu beni çok üzerdi.
Abilerim de Eskişehir Mimar Sinan İlk Öğretim Okulu hariç okuduğum tüm okullarda okudular… Aslında çoğul ek kullanmam yanlış olur çünkü ortanca abim Çağrı beyde okudu, büyük abim Çağrıbeyde okumadı… (Neyse)
Necip Hoca’nın oğlu Furkan 8. sınıfta benim sınıf arkadaşımdı ama o bile benim yaşadığım bu psikolojik sıkıntılarımı bilmez çünkü bunları paylaşmayı gururuma yediremezdim.Bu sırlarımı yalnız Türkçe öğretmenim bilirdi.O da sağolsun beni kırmadı ve aramızdaki sırrımı kimseye söylemedi…
Derken sonunda elime Necip Hoca’mın ”Matematikle Barışıyorum” adlı kitabını bana eşi Meryem abla hediye etmişti. Ben de kitabı okudum ve yavaş yavaş kendime olan güvenim yerine gelmişti…
Kitabı okuyunca anladım ki güvenim ilkokuldan bu yana sarsılmış ve hezimete uğramış; ne zaman tekrar doğmak istese engellenmişti.Nasıl mı? Tam kendime güvenip bu soruyu tahtada çözmek ben kalkayım diye ürkek ürke parmak kaldırıyordum.Rahat olmadığım ve heyecanlandığım için yanlış yapınca da hocalarımızdan bir çoğu elimize cetvel ile vurdu, tokat attı ve çok kötü bir şekilde azarlardı.
Çok iyi hatırlarım bizim en iyi günümüz Milli Eğitim Müdürlüğü’nden bir müfettişin gelmiş olmasıydı.Tabii bazı arkadaşlarımız için en güzel değil en kötü gündü… Çünkü müfettiş bir soru sormuş arkadaşım da yapamamıştı. Müfettiş hocamıza bağırmıştı ; müfettiş gittikten sonra arkadaşım da bu yüzden hocamızdan çok kötü dayak yemişti.Eğer arkadaşım olayı babasına söylese inanın bana öğretmenin attığı dayağın iki katını yerdi!..
İşte buna benzer olaylar yüzünden kendime güvenim yok oldu.
Ama Necip Hocamın yazdığı kitabı okuduktan sonrae tekrar yerine geldi..Kitapta ilgimi çeken bir nokta da sorunları olan yalnız ben değilmişim, benim bir çok öğrenci bu sorunları yaşıyormuş.Artık matematikle aram iyi , ilerde daha iyi olacak inşaalah… Şunu söylemeden yazımı bitirmek istemiyorum. Her şey inançla başlar inanç ile biter.Eğer siz matematiğin bir engel olmadığını, matematiği başaracağınıza inanırsanız matematiği yaparsınız. Çünkü matematiği bu günkü seviyesine insanoğlu getirdi, geliştirdi.Yani matematiği biz insanlar yaptık o zaman biz insanlar öğreniriz,öğretiriz.
Bu yazıyı yazmamadaki esas sebep; geçen gün Necip Hocam’la telefonda görüştük ve gerçekten çok doğru bir şey söyledi.Bana önce ilk telefonu mu yapmak daha zordur şimdiki telefon mu dedi.Tabii ben de ilk telefon dedim.Evet dediğim doğruydu çünkü şimdiki telefon için taslak var ama o zaman ne telefon vardı ne de bir taslak matematik de öyledir. Zaten lisedeki konu ile ilkokuldaki konu aynı sadece lisedeki biraz daha zor matematik sizin için bir engel değildir.Neden mi? Çünkü ben matematiği yapamam dersek gerçekten de yapamayız ama yaparım deyip kendimize inanırsak yaparız..Önce de dediğim gibi başarmamız için en önemli kaynak inanaçtır. ”
Cannur Daşkıran –ESKİŞEHİR
İsterseniz biraz bahanelerimi yazayım da yer kaplasın ne de çok yazmış desinler Ailemle birlikte hep ev ve okul değiştirdim 1. sınıfı İstanbul Çamçeşme İlk Öğretim Okulunda 2,3, ve 4.sınıfın birinci dönemini İstanbul Cemil Türker İlk Öğretim Okulun da 4. sınıfın ikinci dönemi , 5′i , 6 ‘yı ve 7.sınıfın birinci dönemini İstanbul Çağrıbey İlk Öğretim Okulun da 7.sınıfın ikinci dönemini ve 8. sınıfı Eskişehir Mimar Sinan İlk Öğretim Okulun da okudum.
Cemil Türker İlk Öğretim Okulu köy okulu olduğundan matematik dersimize kimse girmezdi!.. Bu yüzden öğretmenlerim, arkadaşlarım ,çevremsık sık değişti.İnanır mısınız okuduğum ders bile değişti.
Liseye başladığım zaman matematiğe gıcıklığım iyice arttı.Çünkü matematik yüzünden OKS’deki netlerim düştü ve şu an Eskişehir Süleyman Çakır Lisesinde eğitim görmekteyim. Derslerimin düşüşüne birde sağlık problemleri eklenince işler karman çorman oldu.Ama ben bunların hiçbirini bahane olarak görmüyorum; çünkü bana da sen başaramassın sen yapamassın dediler.Bir soruyu doğru yaptığımda sanki kanserin ilacını bulmuşum gibi şaşırırlardı da bu beni çok üzerdi.
Abilerim de Eskişehir Mimar Sinan İlk Öğretim Okulu hariç okuduğum tüm okullarda okudular… Aslında çoğul ek kullanmam yanlış olur çünkü ortanca abim Çağrı beyde okudu, büyük abim Çağrıbeyde okumadı… (Neyse)
Necip Hoca’nın oğlu Furkan 8. sınıfta benim sınıf arkadaşımdı ama o bile benim yaşadığım bu psikolojik sıkıntılarımı bilmez çünkü bunları paylaşmayı gururuma yediremezdim.Bu sırlarımı yalnız Türkçe öğretmenim bilirdi.O da sağolsun beni kırmadı ve aramızdaki sırrımı kimseye söylemedi…
Derken sonunda elime Necip Hoca’mın ”Matematikle Barışıyorum” adlı kitabını bana eşi Meryem abla hediye etmişti. Ben de kitabı okudum ve yavaş yavaş kendime olan güvenim yerine gelmişti…
Kitabı okuyunca anladım ki güvenim ilkokuldan bu yana sarsılmış ve hezimete uğramış; ne zaman tekrar doğmak istese engellenmişti.Nasıl mı? Tam kendime güvenip bu soruyu tahtada çözmek ben kalkayım diye ürkek ürke parmak kaldırıyordum.Rahat olmadığım ve heyecanlandığım için yanlış yapınca da hocalarımızdan bir çoğu elimize cetvel ile vurdu, tokat attı ve çok kötü bir şekilde azarlardı.
Çok iyi hatırlarım bizim en iyi günümüz Milli Eğitim Müdürlüğü’nden bir müfettişin gelmiş olmasıydı.Tabii bazı arkadaşlarımız için en güzel değil en kötü gündü… Çünkü müfettiş bir soru sormuş arkadaşım da yapamamıştı. Müfettiş hocamıza bağırmıştı ; müfettiş gittikten sonra arkadaşım da bu yüzden hocamızdan çok kötü dayak yemişti.Eğer arkadaşım olayı babasına söylese inanın bana öğretmenin attığı dayağın iki katını yerdi!..
İşte buna benzer olaylar yüzünden kendime güvenim yok oldu.
Ama Necip Hocamın yazdığı kitabı okuduktan sonrae tekrar yerine geldi..Kitapta ilgimi çeken bir nokta da sorunları olan yalnız ben değilmişim, benim bir çok öğrenci bu sorunları yaşıyormuş.Artık matematikle aram iyi , ilerde daha iyi olacak inşaalah… Şunu söylemeden yazımı bitirmek istemiyorum. Her şey inançla başlar inanç ile biter.Eğer siz matematiğin bir engel olmadığını, matematiği başaracağınıza inanırsanız matematiği yaparsınız. Çünkü matematiği bu günkü seviyesine insanoğlu getirdi, geliştirdi.Yani matematiği biz insanlar yaptık o zaman biz insanlar öğreniriz,öğretiriz.
Bu yazıyı yazmamadaki esas sebep; geçen gün Necip Hocam’la telefonda görüştük ve gerçekten çok doğru bir şey söyledi.Bana önce ilk telefonu mu yapmak daha zordur şimdiki telefon mu dedi.Tabii ben de ilk telefon dedim.Evet dediğim doğruydu çünkü şimdiki telefon için taslak var ama o zaman ne telefon vardı ne de bir taslak matematik de öyledir. Zaten lisedeki konu ile ilkokuldaki konu aynı sadece lisedeki biraz daha zor matematik sizin için bir engel değildir.Neden mi? Çünkü ben matematiği yapamam dersek gerçekten de yapamayız ama yaparım deyip kendimize inanırsak yaparız..Önce de dediğim gibi başarmamız için en önemli kaynak inanaçtır. ”
Cannur Daşkıran –ESKİŞEHİR
Necip Hocam, Bize Zoru Öğrettiler
Merhabalar, sayın eğitimci yazar (Necip Güven) Hocam;Sizi 2000 yılından bu yana yakinen tanımaktayım:Bu geçen süre içerisinde bazı konularda aynı fikirde olduk, bazı konularda da fikirlerimiz farklılaştı.Bu da bir bakış açısı farkı olsa gerek,mutlaka insanlar fikirleri üzerinde bir biri ile tartışacak doğru yolu bulacaklardır.
Maalesef üzülerek gözlemlediğim bir konu var! Öyle ki bazıları, ben en iyisini bilirim , ben ne yapıyorsam doğrudur mantığı ile başkalarının görüşlerini , fikirlerini, önerilerini, bulduğu çözümleri dinlenmeksizin önerilerine karşı çıkmakta ; benim bulduğum sondur,bunun üzerine kimse bir ilave yapamaz, eksiltemez diyecek kadar önyargılı davranmaktadır.
Necip hocam,benim de lügatimde OLMAZ diye bir sözcük yoktur.Eğer insanların hayalleri varsa, düşünmeyi biliyorlarsa ve olaylara farklı açılardan bakabiliyorsa çözümsüzlük te, olmaz da yoktur.
Çoğu zaman eğitim adı altında bize zoru öğretmeye uğraştılar,çözümsüzlüğü çözüm diye yutturdular, ezberci bir zihniyet modelini uygulamamızı istediler ve başardılar da…
Şimdi toplum olarak yapamam, bizim yaptığımız olmaz gibi peşin hükümlü vatandaşlar haline geldik.Japonlar suyla çalışan otomobil icat ettiler onlar bizden daha çok mu akıllılar? Ben bunu kabul etmiyorum!Yeter ki insanımıza inanalım,güvenelim, güven verelim, fırsat verelim.Bilgileri zor yönünden değil kolay tarafından gösterelim.
Mesela ben bir otomobilin balata sistemini çoğu ustadan kolay takarım.Tamirci miyim, okuluna mı gittim? Hayır, her şey merakta bitiyor.Denemelerimden, önce yayları takıp sonra balatayı yerine takmanın daha kolay olduğunu gördüm.
Başka bir örnek daha vereyim : Üç katlı bir binanın kiremitini değiştiriyorduk. Benden yaş ve tecrübe yönünden daha büyük ustalar makara sistemi ile yeni kiremiti yukarı eskiyi aşşağıya alalım dediler.Onların sistemiyle bir kaç saatte tükendik, yıldık ve pes edip bıraktık.Daha sonra bu işin daha kolay yolu olmalı diye düşünürken aklıma değişik bir düşünce geldi.Halatın iki ucuna iki teneke bağladım 6 eski kiremit aşağıya inerken 5 yeni kiremiti kendi ağırlığıyla yukarı çıkıyordu.Yıllardır bu işi zor yolla yapan ustaların aksine onların çözümüne göre çok zor olan problemin düşüne düşüne daha kolay çözümünü bulmuştum.
Ben matematikten fazla anlamam ancak sizde herhalde matematikle barışıyorum kitabını bunun için yayınladınız.İlk bakışta fikirleriniz yanlış görülse bile ortaya konulması, iyice incelenmesi, tartışılması değererlendirilmesi taraftarıyım. Böylelikle çalışmanın artı ve eksi tarafları ortaya çıkmış olur. Bunun sonucunda ortaya çıkan artılardan faydalanılıp eksikliklerin nasıl giderilebileceği konusunda yeni çalışmaların önü açılmış olur.
Ortaya çıkan yeni bir fikri hiç incelemeden, sorgulamadan yanlış demek, bu çalışmaları yapan kişilere karşı ön yargıyla yaklaşmak bir topluma yapılacak en büyük kötülüktür,diye düşünüyor size çıktığınız bu yolda sonsuz başarılar dilerken sizin de çok beğenip ilerde bestelemek için izin aldığnız bir şiirimle katkıda bulunmak istiyorum.
KAZANACAKSIN !!! ( * )
Eleştiren, çekiştiren çok olur.
Doğru bildiğin yoldan şaşma, kazanacaksın.
Bir gün gelir o ezberler bozulur,
Hak yolda ilerle, kazanacaksın.
**************************
Yürümez olsa da ayakların, dizlerin,
Yorgunluktan kapansa da gözlerin
Tarihte olacak senin de izlerin,
Sabreyle mutlaka kazanacaksın.
************************
İnsanlar kuyular kazar önüne,
Belki de anlamaz ,güler derdine,
Akıyorsun sığamazsın bendine,
Gözlerin korkmasın, kazanacaksın.
**************************
Yılmazsan rüzgarla kasırga neyler,
Hedefli gemiler rüzgara güler,
Zorluklar çark olup iyice biler,
Pes etme, mutlaka kazanacaksın.
************************
Dünya bu böylece her zaman döner,
Tohumlar büyür de aslına döner,
Sana Rabbin’den yardım da iner,
Kendini toparla kazanacaksın.
( * ) Gölge Şair / 04.10.2001 Eskişehir
Rumuz : Gölge Şair Eskişehir 27 Haziran 2008
Maalesef üzülerek gözlemlediğim bir konu var! Öyle ki bazıları, ben en iyisini bilirim , ben ne yapıyorsam doğrudur mantığı ile başkalarının görüşlerini , fikirlerini, önerilerini, bulduğu çözümleri dinlenmeksizin önerilerine karşı çıkmakta ; benim bulduğum sondur,bunun üzerine kimse bir ilave yapamaz, eksiltemez diyecek kadar önyargılı davranmaktadır.
Necip hocam,benim de lügatimde OLMAZ diye bir sözcük yoktur.Eğer insanların hayalleri varsa, düşünmeyi biliyorlarsa ve olaylara farklı açılardan bakabiliyorsa çözümsüzlük te, olmaz da yoktur.
Çoğu zaman eğitim adı altında bize zoru öğretmeye uğraştılar,çözümsüzlüğü çözüm diye yutturdular, ezberci bir zihniyet modelini uygulamamızı istediler ve başardılar da…
Şimdi toplum olarak yapamam, bizim yaptığımız olmaz gibi peşin hükümlü vatandaşlar haline geldik.Japonlar suyla çalışan otomobil icat ettiler onlar bizden daha çok mu akıllılar? Ben bunu kabul etmiyorum!Yeter ki insanımıza inanalım,güvenelim, güven verelim, fırsat verelim.Bilgileri zor yönünden değil kolay tarafından gösterelim.
Mesela ben bir otomobilin balata sistemini çoğu ustadan kolay takarım.Tamirci miyim, okuluna mı gittim? Hayır, her şey merakta bitiyor.Denemelerimden, önce yayları takıp sonra balatayı yerine takmanın daha kolay olduğunu gördüm.
Başka bir örnek daha vereyim : Üç katlı bir binanın kiremitini değiştiriyorduk. Benden yaş ve tecrübe yönünden daha büyük ustalar makara sistemi ile yeni kiremiti yukarı eskiyi aşşağıya alalım dediler.Onların sistemiyle bir kaç saatte tükendik, yıldık ve pes edip bıraktık.Daha sonra bu işin daha kolay yolu olmalı diye düşünürken aklıma değişik bir düşünce geldi.Halatın iki ucuna iki teneke bağladım 6 eski kiremit aşağıya inerken 5 yeni kiremiti kendi ağırlığıyla yukarı çıkıyordu.Yıllardır bu işi zor yolla yapan ustaların aksine onların çözümüne göre çok zor olan problemin düşüne düşüne daha kolay çözümünü bulmuştum.
Ben matematikten fazla anlamam ancak sizde herhalde matematikle barışıyorum kitabını bunun için yayınladınız.İlk bakışta fikirleriniz yanlış görülse bile ortaya konulması, iyice incelenmesi, tartışılması değererlendirilmesi taraftarıyım. Böylelikle çalışmanın artı ve eksi tarafları ortaya çıkmış olur. Bunun sonucunda ortaya çıkan artılardan faydalanılıp eksikliklerin nasıl giderilebileceği konusunda yeni çalışmaların önü açılmış olur.
Ortaya çıkan yeni bir fikri hiç incelemeden, sorgulamadan yanlış demek, bu çalışmaları yapan kişilere karşı ön yargıyla yaklaşmak bir topluma yapılacak en büyük kötülüktür,diye düşünüyor size çıktığınız bu yolda sonsuz başarılar dilerken sizin de çok beğenip ilerde bestelemek için izin aldığnız bir şiirimle katkıda bulunmak istiyorum.
KAZANACAKSIN !!! ( * )
Eleştiren, çekiştiren çok olur.
Doğru bildiğin yoldan şaşma, kazanacaksın.
Bir gün gelir o ezberler bozulur,
Hak yolda ilerle, kazanacaksın.
**************************
Yürümez olsa da ayakların, dizlerin,
Yorgunluktan kapansa da gözlerin
Tarihte olacak senin de izlerin,
Sabreyle mutlaka kazanacaksın.
************************
İnsanlar kuyular kazar önüne,
Belki de anlamaz ,güler derdine,
Akıyorsun sığamazsın bendine,
Gözlerin korkmasın, kazanacaksın.
**************************
Yılmazsan rüzgarla kasırga neyler,
Hedefli gemiler rüzgara güler,
Zorluklar çark olup iyice biler,
Pes etme, mutlaka kazanacaksın.
************************
Dünya bu böylece her zaman döner,
Tohumlar büyür de aslına döner,
Sana Rabbin’den yardım da iner,
Kendini toparla kazanacaksın.
( * ) Gölge Şair / 04.10.2001 Eskişehir
Rumuz : Gölge Şair Eskişehir 27 Haziran 2008
Matematiği Sevmeyen Bir Öğrenciydim
Merhaba. Sevgili ağabeylerim, ablalarım, kardeşlerim. Bu kitabı okumadan önce ben de sizler matematiği sevmeyen bir öğrenciydim.Necip Hocam’ı bir çok insan gibi ben de kendimce tanıdığımı zannediyordum. “Matematikle Barışıyorum” kitabını okumayı da hiç düşünmüyordum.
2009 yılı Ocak ayında Necip Hocam ile kısa bir sohbetimiz oldu.Bu kısa sohbetimizde benim yeteneklerim hakkında ilginç şeyler söyledi.Kafam karışmıştı ama söyledikleri de çok mantıklıydı .Hocamı daha yakından tanımak ve matematikle ilgili düşüncelerini öğrenmek için kitabını okumam gerektiğini düşündüm. Kitabı okumaya başladığımda ilk başladığımda içimde bir heyecan vardı.
İlk başlardan içimde bu kitabın bana fazla yararlı olmayacağını düşünüyordum.Ama kitap hakkında son kararımı vermek için kitabı okuyup bitirmeliydim.O zaman kitap hakkında daha çok bilgi sahibi olacaktım.Kitabın yarısına geldiğimde Necip Hocam ve kitabı hakkında ilk düşüncelerim değişmeye başlamış,kitabında ileri sürdüğü görüşlere hafif hafif katılmaya başlamıştım. Sonra kitapta her yeni sayfayı okudukça bu kitabın bana yararlı olacağını anladım.
Kitabın sonlarına doğru geldiğimde eğer matematikle alakamız olmasa bizimde bile matematikle ilgili güzel düşünceler sanki yavaş yavaş beynimizdeki hücrelere girecekti. Artık matematikle aram düzelecek. Kitabı bitirince anladım ki suç sıkıcı bir ders olarak anlatılan matematikte değil asıl suç onu sıkıcı hale getiren kişilerdeydi.Necip Hocam’ın”Matematikle Barışıyorum” kitabını okudum, sizlere de tavsiye ediyorum. Unutmayın ki biz Fatih’in Torunlarıyız!
M.Yasin ALTINKAYNAK 10 ŞUBAT 2009 SALI
2009 yılı Ocak ayında Necip Hocam ile kısa bir sohbetimiz oldu.Bu kısa sohbetimizde benim yeteneklerim hakkında ilginç şeyler söyledi.Kafam karışmıştı ama söyledikleri de çok mantıklıydı .Hocamı daha yakından tanımak ve matematikle ilgili düşüncelerini öğrenmek için kitabını okumam gerektiğini düşündüm. Kitabı okumaya başladığımda ilk başladığımda içimde bir heyecan vardı.
İlk başlardan içimde bu kitabın bana fazla yararlı olmayacağını düşünüyordum.Ama kitap hakkında son kararımı vermek için kitabı okuyup bitirmeliydim.O zaman kitap hakkında daha çok bilgi sahibi olacaktım.Kitabın yarısına geldiğimde Necip Hocam ve kitabı hakkında ilk düşüncelerim değişmeye başlamış,kitabında ileri sürdüğü görüşlere hafif hafif katılmaya başlamıştım. Sonra kitapta her yeni sayfayı okudukça bu kitabın bana yararlı olacağını anladım.
Kitabın sonlarına doğru geldiğimde eğer matematikle alakamız olmasa bizimde bile matematikle ilgili güzel düşünceler sanki yavaş yavaş beynimizdeki hücrelere girecekti. Artık matematikle aram düzelecek. Kitabı bitirince anladım ki suç sıkıcı bir ders olarak anlatılan matematikte değil asıl suç onu sıkıcı hale getiren kişilerdeydi.Necip Hocam’ın”Matematikle Barışıyorum” kitabını okudum, sizlere de tavsiye ediyorum. Unutmayın ki biz Fatih’in Torunlarıyız!
M.Yasin ALTINKAYNAK 10 ŞUBAT 2009 SALI
Matematik Öğretiminde Yaptığım Hataların Farkına Vardım
Bir öğretmen olarak sınıfta öğrencilere matematik dersini anlatırken bir şeylerin eksik olduğunu ve bazı şeyleri iyi anlatamadığımı biliyordum. Çünkü dersi kendimce en iyi şekilde işlemeye çalışmama rağmen çocuklar konuları çok iyi öğrenemiyorlardı. Öğrenseler de çok kısa bir süre içersinde unutuyorlardı. Bu nedenle matematik dersini nasıl daha iyi ve anlaşılabilir şekilde işleyebilirim diye internet üzerinde arama yaparken Necip GÜVEN Hocamın kitabıyla karşılaştım, merak ettim ve hemen siparişimi verdim.
Kitabı okuyunca uyguladığım olumlu yöntemlerimin farkına daha iyi varırken, derste yaptığım hatalarımı da fark ettim. Örneğin derste ezberciliğe kaçtığımı, çocuklara bazı ders konularını somut olarak kavratmadan soyut olarak öğretmeye çalıştığımı fark ettim. Ev ödevlerinde de öğrencilere fazlasıyla yüklendiğimi anladım.
Çocuklardaki matematik öğrenememe korkusunun yanında kendimde ki matematiği öğretememe korkusunu bu kitap sayesinde yendiğime inanıyorum.
İlerde bu günlerde yapmış olduğum öğretmenliğimden pişmanlık duymamak için elimden geldiğince en iyi şekilde mesleğimi icra etmeye çalışacağıma dair kuvvetin bu kitabı okuyunca içimde olduğunu hissettim.
302 sayfalık kitap on bölümden oluşuyor:
Bölüm 1: Matematikle Barışıyorum
Bölüm 2: Matematikle Tanışıyorum
Bölüm 3: Matematik Başarısında Ailenin Rolü
Bölüm 4: Matematik Başarısında Öğretmenlin Rolü
Bölüm 5: Eğitimimizin Kanayan Yarası Ev Ödevleri
Bölüm 6: Matematik Başarısında Öğrencinin Rolü
Bölüm 7: Matematik Dersinde Uyguladığım İlkeler
Bölüm 8: Başarıyı Engelleyen Tuzaklar
Bölüm 9: Başarı Yolunda Gençlere Tavsiyeler
Bölüm 10: Matematikle Kucaklaşıyorum
Necip GÜVEN hocamla tanışmak benim için büyük bir şans oldu. Teşekkürler sayın hocam, teşekkürler….
Mehmet KARATAŞ Sınıf Öğretmeni/ ANTALYA
Kitabı okuyunca uyguladığım olumlu yöntemlerimin farkına daha iyi varırken, derste yaptığım hatalarımı da fark ettim. Örneğin derste ezberciliğe kaçtığımı, çocuklara bazı ders konularını somut olarak kavratmadan soyut olarak öğretmeye çalıştığımı fark ettim. Ev ödevlerinde de öğrencilere fazlasıyla yüklendiğimi anladım.
Çocuklardaki matematik öğrenememe korkusunun yanında kendimde ki matematiği öğretememe korkusunu bu kitap sayesinde yendiğime inanıyorum.
İlerde bu günlerde yapmış olduğum öğretmenliğimden pişmanlık duymamak için elimden geldiğince en iyi şekilde mesleğimi icra etmeye çalışacağıma dair kuvvetin bu kitabı okuyunca içimde olduğunu hissettim.
302 sayfalık kitap on bölümden oluşuyor:
Bölüm 1: Matematikle Barışıyorum
Bölüm 2: Matematikle Tanışıyorum
Bölüm 3: Matematik Başarısında Ailenin Rolü
Bölüm 4: Matematik Başarısında Öğretmenlin Rolü
Bölüm 5: Eğitimimizin Kanayan Yarası Ev Ödevleri
Bölüm 6: Matematik Başarısında Öğrencinin Rolü
Bölüm 7: Matematik Dersinde Uyguladığım İlkeler
Bölüm 8: Başarıyı Engelleyen Tuzaklar
Bölüm 9: Başarı Yolunda Gençlere Tavsiyeler
Bölüm 10: Matematikle Kucaklaşıyorum
Necip GÜVEN hocamla tanışmak benim için büyük bir şans oldu. Teşekkürler sayın hocam, teşekkürler….
Mehmet KARATAŞ Sınıf Öğretmeni/ ANTALYA
Etiketler:
farkına vardım,
hata,
matematik öğretimi
13 Haziran 2010 Pazar
Ben de Matematikle Barıştım , Sıra Sizde
Merhaba Arkadaşlar ! Ben de önceleri sizler gibi matematiği sevmeyenlerden biriydim. Orta okul dönemim de pek parlak sayılmazdı.Hele 8. sınıftaki matematik öğretmenimiz sayesinde nerdeyse tüm sınıf matematikten nefret etmiştik.
Lise dönemimde ise hazırlık ve 9. sınıftan sonra sözel istediğim halde zorunlu olarak eşit ağırlık bölümüne verilmiştim.İstemiyordum çünkü eşit ağırlık bölümünde de matematik ve geometri vardı. Daha sonra bazı hocalarımın desteği sayesinde kendimi biraz aşıp başarmaya başlamıştım ama bu başarım ÖSS’ ye kadar sürdü. Çünkü istediğim bölüm sözeldi ve ben ancak onun açık öğretimini kazanabilmiştim.
Kazandığım bölüm sözel olduğu için matematik görmeyeceğim diye sevinirken Necip Hocamla tanıştım ve matematik üzerine biraz sohbet ettik.Bana matematiğin zannedildiği kadar zor bir ders olmadığını, kendime güvenirsem yapabileceğimi anlattı ve kendi kitabı “Matematikle Barışıyorum”u okumam için verdi.
Necip Hocamla tanıştıktan sonraki bir sohbetimizde hocam bana ‘”Maviş, her ne kadar sözel okusan da matematikten kurtulamadın”’ demişti. Ben de ilk anlarda Necip Hocam’ın ne demek istediğini tam olarak anlamamıştım.Fakat daha sonra bana anne-babaların email yoluyla veya web sitesinin yorum bölümüne yazılan yorumlarını ve çaresiz anne-babaların yardım isteyen yazılarını okudum. Kendi kitabındaki yaşanmış olayları da okuyunca da hocamın ne demek istediğini çok iyi anladım.
Kitaba ilk başladığım zamanlarda çok sıkılıyordum ve ara sıra okuyordum ama sonlarına doğru çok heycanlı olmaya başladı. 8. VE 9. Bölümleri daha da beğendim.Sürekli yeni ve güzel şeyler öğrenmeye başlamıştım, öğrendikçe heyecanım arttı. Çünkü öğrendiğim yeni bilgiler ışığında artık ben de matematiği başarabilecektim ve çok mutluyum.
İlk başlarda kitabı uzun süre okumaya çalışmama rağmen okuyamamıştım.Kitabın ilk yarısını okumam yaklaşık iki ay sürdü.Fakat ikinci bölümde okuduğum ilginç yazılar heyecanımı arttırdı.Heyecanım ve öğrenme hevesim arttıkça kitabı bir an önce okuyup bitirmem gerekir diye düşündüm.Kitabın ilk yarısını iki ayda okuyan ben ikinci yarısını iki günde bitirdim.
Bu gün 4 şubat 2009 saat 14.00.Kitabı biraz önce bitirdim ve kitapla ilgili değerlendirme yazısını sıcağı sıcağına yazmak istedim. Ççççoooookkkkkkk Mmmmmmmuuuuuuuutttttttlllllllllluuuuuuuuuuuuuuuyum. Evet, gerçekten anladım ki matematiği başarmamız için önce ön yargılarımızı yıkıp, biraz daha gayretle yola devam etmemiz gerekiyormuş..Evet, Necip GÜVEN Hocamın “Matematikle Barışıyorum” kitabını okudum. Necip Hocamın deyimiyle beynimdeki olumsuz düşünce virüslerini temizlediğime inanıyorum.Haydi ne duruyorsunuz , sıra sizde !!!…..RUMUZ : MAVİŞ
Lise dönemimde ise hazırlık ve 9. sınıftan sonra sözel istediğim halde zorunlu olarak eşit ağırlık bölümüne verilmiştim.İstemiyordum çünkü eşit ağırlık bölümünde de matematik ve geometri vardı. Daha sonra bazı hocalarımın desteği sayesinde kendimi biraz aşıp başarmaya başlamıştım ama bu başarım ÖSS’ ye kadar sürdü. Çünkü istediğim bölüm sözeldi ve ben ancak onun açık öğretimini kazanabilmiştim.
Kazandığım bölüm sözel olduğu için matematik görmeyeceğim diye sevinirken Necip Hocamla tanıştım ve matematik üzerine biraz sohbet ettik.Bana matematiğin zannedildiği kadar zor bir ders olmadığını, kendime güvenirsem yapabileceğimi anlattı ve kendi kitabı “Matematikle Barışıyorum”u okumam için verdi.
Necip Hocamla tanıştıktan sonraki bir sohbetimizde hocam bana ‘”Maviş, her ne kadar sözel okusan da matematikten kurtulamadın”’ demişti. Ben de ilk anlarda Necip Hocam’ın ne demek istediğini tam olarak anlamamıştım.Fakat daha sonra bana anne-babaların email yoluyla veya web sitesinin yorum bölümüne yazılan yorumlarını ve çaresiz anne-babaların yardım isteyen yazılarını okudum. Kendi kitabındaki yaşanmış olayları da okuyunca da hocamın ne demek istediğini çok iyi anladım.
Kitaba ilk başladığım zamanlarda çok sıkılıyordum ve ara sıra okuyordum ama sonlarına doğru çok heycanlı olmaya başladı. 8. VE 9. Bölümleri daha da beğendim.Sürekli yeni ve güzel şeyler öğrenmeye başlamıştım, öğrendikçe heyecanım arttı. Çünkü öğrendiğim yeni bilgiler ışığında artık ben de matematiği başarabilecektim ve çok mutluyum.
İlk başlarda kitabı uzun süre okumaya çalışmama rağmen okuyamamıştım.Kitabın ilk yarısını okumam yaklaşık iki ay sürdü.Fakat ikinci bölümde okuduğum ilginç yazılar heyecanımı arttırdı.Heyecanım ve öğrenme hevesim arttıkça kitabı bir an önce okuyup bitirmem gerekir diye düşündüm.Kitabın ilk yarısını iki ayda okuyan ben ikinci yarısını iki günde bitirdim.
Bu gün 4 şubat 2009 saat 14.00.Kitabı biraz önce bitirdim ve kitapla ilgili değerlendirme yazısını sıcağı sıcağına yazmak istedim. Ççççoooookkkkkkk Mmmmmmmuuuuuuuutttttttlllllllllluuuuuuuuuuuuuuuyum. Evet, gerçekten anladım ki matematiği başarmamız için önce ön yargılarımızı yıkıp, biraz daha gayretle yola devam etmemiz gerekiyormuş..Evet, Necip GÜVEN Hocamın “Matematikle Barışıyorum” kitabını okudum. Necip Hocamın deyimiyle beynimdeki olumsuz düşünce virüslerini temizlediğime inanıyorum.Haydi ne duruyorsunuz , sıra sizde !!!…..RUMUZ : MAVİŞ
Teşekkürler Necip Güven Hocam
BASİTİ DE ZORLAŞTIRIYORUZ !!!
Sayın Necip Hocam,Ben ÖSS’ye hazırlık yapan bir öğrenciyim.. Bir kaç yıl önce kitabınız elime bir şekilde geçti, inanın hatırlamıyorum.. Ve sadece bilindik piyasa kitapları diye okumak bir türlü nasip olmadı. Daha 2 gün önce bir solukta okuyup bitirdim. Öğrendiğim daha doğrusu fark ettiğim çok şey oldu… Biz hayatı görmek istediğimiz gibi görüyoruz; basiti de zorlaştırıyoruz…
Kitaptan sonraki yorumum sadece şu oldu; herkesin 24 saati var ve bu soruları soran da insanlar değil mi? Pekiyi bizim farklı oluşumuz ya da onları ulaşılmazmış gibi kılan sadece algı mı, sanmıyorum…
Ben başarmanın zevkini hem de hiç bir destek almadan yaşayanlardanım ve bir eğitimci olarak size çok teşekkür ederim…..
Uyuyan bir milleti uykudan uyandıracak bir gayret ve bir çaba içinde olduğunuz için….
Kardelen ARMAĞAN 21 / 02 / 2008
KAYNAK : http://www.kenthaber.com 25 Temmuz 2005 ‘’Çarpım
Tablosunu Ezberlemeden Öğreten Kitap’’ Haberi Yorum Köşesi
Sayın Necip Hocam,Ben ÖSS’ye hazırlık yapan bir öğrenciyim.. Bir kaç yıl önce kitabınız elime bir şekilde geçti, inanın hatırlamıyorum.. Ve sadece bilindik piyasa kitapları diye okumak bir türlü nasip olmadı. Daha 2 gün önce bir solukta okuyup bitirdim. Öğrendiğim daha doğrusu fark ettiğim çok şey oldu… Biz hayatı görmek istediğimiz gibi görüyoruz; basiti de zorlaştırıyoruz…
Kitaptan sonraki yorumum sadece şu oldu; herkesin 24 saati var ve bu soruları soran da insanlar değil mi? Pekiyi bizim farklı oluşumuz ya da onları ulaşılmazmış gibi kılan sadece algı mı, sanmıyorum…
Ben başarmanın zevkini hem de hiç bir destek almadan yaşayanlardanım ve bir eğitimci olarak size çok teşekkür ederim…..
Uyuyan bir milleti uykudan uyandıracak bir gayret ve bir çaba içinde olduğunuz için….
Kardelen ARMAĞAN 21 / 02 / 2008
KAYNAK : http://www.kenthaber.com 25 Temmuz 2005 ‘’Çarpım
Tablosunu Ezberlemeden Öğreten Kitap’’ Haberi Yorum Köşesi
Matematikle Barışıyorum'u Bir Günde Bitirdim
Hocam ben 20 yasında bir gencim OSS ye hazırlanıyorum Türkçe Matematik öğrencisi olduğum halde matematik ve geometride aşırı zorlanıyorum.Belki eğitimime ara vermiştim belki fazla çalışmamıştım da bundan oldu yada başka bir şey.Şu an ciddi anlamda sınava hazırlanıyorum; inanın matematik ve geometriye günde 6 saatten aşağı çalışmıyorum.Matematiğin 1. bölümünü halledemeden 2. bolum matematiğine geçme deniliyor.Ben daha birinci bölümü halledemedim.Çalıştığım halde anlayamıyorum gibi geliyor. Sözel derslerde sorunum yok ama nedense sayısallarda çok zorlanıyorum. Sizce ne yapmalıyım nasıl bir yol bir yöntem izlemeliyim…( Rumuz Anlaralı Çocuk )
Hocam Merhaba, ben RUMUZ ANKARALI ÇOCUK .Kitabınız dün elime geçti bu gün tam olarak bitirdim.Utanmasam kaynakça kısmını da okuyacaktım. Hocam sıkılmadan okumamın nedeni belki de hayatta duymak isteyipte duyamadığım ve özlemini çektiğim sözlerin bana söylenmesidir.Hayatımda belki de gerçekten bir kişi, gerçekten önemli bir insan olduğumu hissettirdiniz ve kendime güvenim geldi.Kafamda nerdeyse hiç bir soru işareti kalmadı gibi. Bir de ben dun belki duymuşsunuzdur Ankara da Zafer çarsısı var oraya uğradım, kitapçıya ilköğretim 1. sınıftan itibaren tüm matematik kitaplarını nasıl bulabilmeğimi sordum.Kitapları M.E.B ücretsiz dağıttığı için buradaki kitapçılarda bulman çok zor var ama yardımcı kitap seklinde var onlarında tanesi 15 m civarı denildi . Hocam o sekilde almam zor gibi neden der iseniz malum maddi durum çalışmalarıma derhal başlamak istiyorum ama kitapları nerden ve ne şekilde tedarik edeceğimi bilmiyorum, bir yol gösterebilir iseniz çok çok minnettar olacağım. İyi günler her şey için çok sağ olun…. ( RUMUZ : ANKARALI ÇOCUK ) 27 Ocak 2009
``BİRİLERİ BAŞARABİLİYORSA SİZ DE BAŞARABİLİRSİNİZ``
Merhaba ben zamanında matematik yapamıyorum diye kendini eksik hisseden ağlayan bir öğrenciydim (Yanlış duymadınız ağlıyordum ). Zaman zaman aklımdan dahi şüphe etmiştim. Sadece ben mi öğrenemiyorum yoksa benim gibi insanlar çok mu diye internette bir araştırma yapmaya karar verdim ve Necip hocamla tanıştım.Bana yardımcı oldu, kitabını bir çırpıda okudum.Bir anda içimdeki düşünceler değişti.Ve sıfırdan matematik çalışmaya karar verdim ve istedikten sonra her şeyin yapılacağını anladım.
Önceleri gene şüphelerim vardı bunun sebebi de yılların benim bilinç altıma kazıdığı düşüncelerdi, yapamam başaramam korkusuydu. Elim ayağım titrerdi yapamayacağım, gene olmayacak diye…Ama zamanla bu da değişti. Her yaptığım soruda bu düşünceler silindi, yerini başarabiliyorum yapabiliyorum düşünceleri yerleşti ama hala devam eksiklerim devam ediyordu.
Oturup uzun uzun düşündüm.Çalıştığım matematik konuları yerleşmeden bir sonraki konuda eksiğim fazla olacak bir sonrakinde daha fazla ve temel sağlam olsa bile ileride çok eksiğim olacaktı.Ağabeyime danıştım, ‘’ Ağabey, durum böyle, çalışıyorum anlıyorum ama yapamadığım sorular var, bunları yapamazsam eksiklerim gene olacak dedim.Ağabeyim de eğitimci bir arkadaşıyla tanıştırdı ama haftada dört saatini ayırabiliyordu. ÖSS’den tam bir ay önce yardım almaya başladım.Başladığımda temelim gene zayıftı, ılk derste ne yapabiliyorum ne yapamıyorum onları tespit etti hocam.Yavaş yavaş gördük eksiklerimi.Derse girmeden önce ön hazırlık yapıyordum, sonra derste konuyla ilgili soruları çözüp çözemediklerimi birlikte yapıyorduk.Evde tekrar edip konuyla ilgili çıkmış ÖSS sorularına çalışıyordum.Yanı anlayacağınız sıfırdan tekrar matematiğe başlamıştım :)
Ders başarısı yönünden hızla ilerlemeye başladım.Önceden yavaş ilerlememin sebebi hem yapamadığım sorular hem yanlış çalışma tekniğiydi.Ağabeyimin tanıştırdığı Hocamla da çalışmanın çok faydası oldu.Bana hem sevdiğim biri, hem de dersinden sıkılmadığım birisi :)
Sen ne yaptın kardeşim diye sorarsanız, bir ay düzgün çalışarak ÖSS’de matematik 1 den 30 sorudan 22 sini yaptım 8 bos 22 soruda 22 yaptım 17 mat 5 geometri bunlarda net mi diyebiliriniz ama eski durumuma baktığımda bu bile benim için büyük bir başarıydı.
Zamanın kötü izleri bir anda silinmiyor kolay kolay.O yüzden birinci bolumu tamamlayıp ikinci bölüme geçemedim. Bu yüzden ÖSS’de puanım biraz düşük geldi, istediğim bölüm biraz yüksek puanda. Bence işin sırrı başarıdan önce hayalle başlar, hayal olmadan insanlar bir şeyi başaramaz. Hedefsiz bir insan rotasız bir gemiye benzer ... Bir de çok çalışmak, sıkılmadan çalışmak, her zaman istikrarlı olmaktır basarının sırrı.
Matematikle sıkıntısı olmayan hiç bir insan yoktur bana göre. Matematik hocalarının yapamayacağı soru yoktur diye düşünenler bile çıkabilir ama zaman zaman onlarında hatası olabilir, yapamaz. Soruda bir şey eksiktir veya öğretmenin dikkati eksiktir yapamaz.Belki de aklına gelemez soruyu çözme yöntemi o yüzden kimse canını sıkmasın ...Zaman zaman kolay denilecek soruları ben de yapamadım ama zaman zamanda olimpiyat sorusu gibi soruları kolaylıkla yaptım.Karsınıza her zaman bu derste zorluklar çıkacaktır, bu sizi çalışmaktan alıkoymasın.Aksine içinizdeki yapabilme başarabilme duygusunu körüklesin.Sorunun sonucunu merak edin, eldeki verileri kullanın, anlayana kadar bir konuyu geçmeyin,sıkıntıdan patlasanız da.
Aman canım ben bu soruyu yapabiliyorum diye geçmeyin, çözülmedik test bırakmayın konuyla ilgili.Önceleri 5 dakika, belki de on dakika uğraştığım soruları zamanla 1 dakikaya bazen de 20 saniyeye indirdiğim günler olmuştur.
Bir de yazmaktan erinmeyin, matematik demek bir anlamda yazmakta demektir.Bana göre yazmadan matematik olmaz.Her kalem oynatışınız sorunun bir sonraki aşamasına geçmek veya yanlışları görmek demektir. Hah şunu biliyorum yazmayayım ,sorunun öteki aşamasına geçeyim demekle iş yürümez.Başlarda ben de öyleydim daha sonra yanlış yaptığımı anladım :)
Bence bir ÖSS denemesinde 4- 5 net yapabilen bir insanın tüm soruları doğru yapamaması için hiç bir neden yoktur, yeter ki doğru yöntem ve doğru bir çalışma olsun. Bu arkadaş böyle diyor deyip bi anlık gaza gelıp te ilerde vazgeçecekseniz hıc başlamayın.Bu ancak size zaman kaybettirir :) Başlayacaksanız, kararlı olun ve amacınıza ulasana kadar devam edin.Bu gün bu dersi ertelerseniz ilerde mutlaka ve mutlaka karşınıza çıkacak.
Sözel öğrencisi olup sözel bolümde üniversite okusanız bile ileride KPSS de kesin karsınıza çıkacak.Matematik yapamazsanız KPSS’yi kazanamıyorsunuz maalesef.Eeeee o zaman devlete matematik yapamayan üniversite ve lise mezunu giremeyecek :( Onu da geçtim, ileride çoluk çocuk sahibi olduğunuzda çoluk çocuğunuz da bu dersi görecek ve sız yapamazsanız yardımcı olamayacaksınız.Belki de ileride o da matematikten çekinen bir öğrenci olacak.
Korkmayın matematik adam yemez!Eğer biri yenecekse o da matematiktir, tavsiye ederim tadı güzeldir :) Uzun lafın kısası ``Birileri başarabiliyorsa siz de başarabilirsiniz.
(* ) Ankaralı Ali 5 Ağustos 2009
Hocam Merhaba, ben RUMUZ ANKARALI ÇOCUK .Kitabınız dün elime geçti bu gün tam olarak bitirdim.Utanmasam kaynakça kısmını da okuyacaktım. Hocam sıkılmadan okumamın nedeni belki de hayatta duymak isteyipte duyamadığım ve özlemini çektiğim sözlerin bana söylenmesidir.Hayatımda belki de gerçekten bir kişi, gerçekten önemli bir insan olduğumu hissettirdiniz ve kendime güvenim geldi.Kafamda nerdeyse hiç bir soru işareti kalmadı gibi. Bir de ben dun belki duymuşsunuzdur Ankara da Zafer çarsısı var oraya uğradım, kitapçıya ilköğretim 1. sınıftan itibaren tüm matematik kitaplarını nasıl bulabilmeğimi sordum.Kitapları M.E.B ücretsiz dağıttığı için buradaki kitapçılarda bulman çok zor var ama yardımcı kitap seklinde var onlarında tanesi 15 m civarı denildi . Hocam o sekilde almam zor gibi neden der iseniz malum maddi durum çalışmalarıma derhal başlamak istiyorum ama kitapları nerden ve ne şekilde tedarik edeceğimi bilmiyorum, bir yol gösterebilir iseniz çok çok minnettar olacağım. İyi günler her şey için çok sağ olun…. ( RUMUZ : ANKARALI ÇOCUK ) 27 Ocak 2009
``BİRİLERİ BAŞARABİLİYORSA SİZ DE BAŞARABİLİRSİNİZ``
Merhaba ben zamanında matematik yapamıyorum diye kendini eksik hisseden ağlayan bir öğrenciydim (Yanlış duymadınız ağlıyordum ). Zaman zaman aklımdan dahi şüphe etmiştim. Sadece ben mi öğrenemiyorum yoksa benim gibi insanlar çok mu diye internette bir araştırma yapmaya karar verdim ve Necip hocamla tanıştım.Bana yardımcı oldu, kitabını bir çırpıda okudum.Bir anda içimdeki düşünceler değişti.Ve sıfırdan matematik çalışmaya karar verdim ve istedikten sonra her şeyin yapılacağını anladım.
Önceleri gene şüphelerim vardı bunun sebebi de yılların benim bilinç altıma kazıdığı düşüncelerdi, yapamam başaramam korkusuydu. Elim ayağım titrerdi yapamayacağım, gene olmayacak diye…Ama zamanla bu da değişti. Her yaptığım soruda bu düşünceler silindi, yerini başarabiliyorum yapabiliyorum düşünceleri yerleşti ama hala devam eksiklerim devam ediyordu.
Oturup uzun uzun düşündüm.Çalıştığım matematik konuları yerleşmeden bir sonraki konuda eksiğim fazla olacak bir sonrakinde daha fazla ve temel sağlam olsa bile ileride çok eksiğim olacaktı.Ağabeyime danıştım, ‘’ Ağabey, durum böyle, çalışıyorum anlıyorum ama yapamadığım sorular var, bunları yapamazsam eksiklerim gene olacak dedim.Ağabeyim de eğitimci bir arkadaşıyla tanıştırdı ama haftada dört saatini ayırabiliyordu. ÖSS’den tam bir ay önce yardım almaya başladım.Başladığımda temelim gene zayıftı, ılk derste ne yapabiliyorum ne yapamıyorum onları tespit etti hocam.Yavaş yavaş gördük eksiklerimi.Derse girmeden önce ön hazırlık yapıyordum, sonra derste konuyla ilgili soruları çözüp çözemediklerimi birlikte yapıyorduk.Evde tekrar edip konuyla ilgili çıkmış ÖSS sorularına çalışıyordum.Yanı anlayacağınız sıfırdan tekrar matematiğe başlamıştım :)
Ders başarısı yönünden hızla ilerlemeye başladım.Önceden yavaş ilerlememin sebebi hem yapamadığım sorular hem yanlış çalışma tekniğiydi.Ağabeyimin tanıştırdığı Hocamla da çalışmanın çok faydası oldu.Bana hem sevdiğim biri, hem de dersinden sıkılmadığım birisi :)
Sen ne yaptın kardeşim diye sorarsanız, bir ay düzgün çalışarak ÖSS’de matematik 1 den 30 sorudan 22 sini yaptım 8 bos 22 soruda 22 yaptım 17 mat 5 geometri bunlarda net mi diyebiliriniz ama eski durumuma baktığımda bu bile benim için büyük bir başarıydı.
Zamanın kötü izleri bir anda silinmiyor kolay kolay.O yüzden birinci bolumu tamamlayıp ikinci bölüme geçemedim. Bu yüzden ÖSS’de puanım biraz düşük geldi, istediğim bölüm biraz yüksek puanda. Bence işin sırrı başarıdan önce hayalle başlar, hayal olmadan insanlar bir şeyi başaramaz. Hedefsiz bir insan rotasız bir gemiye benzer ... Bir de çok çalışmak, sıkılmadan çalışmak, her zaman istikrarlı olmaktır basarının sırrı.
Matematikle sıkıntısı olmayan hiç bir insan yoktur bana göre. Matematik hocalarının yapamayacağı soru yoktur diye düşünenler bile çıkabilir ama zaman zaman onlarında hatası olabilir, yapamaz. Soruda bir şey eksiktir veya öğretmenin dikkati eksiktir yapamaz.Belki de aklına gelemez soruyu çözme yöntemi o yüzden kimse canını sıkmasın ...Zaman zaman kolay denilecek soruları ben de yapamadım ama zaman zamanda olimpiyat sorusu gibi soruları kolaylıkla yaptım.Karsınıza her zaman bu derste zorluklar çıkacaktır, bu sizi çalışmaktan alıkoymasın.Aksine içinizdeki yapabilme başarabilme duygusunu körüklesin.Sorunun sonucunu merak edin, eldeki verileri kullanın, anlayana kadar bir konuyu geçmeyin,sıkıntıdan patlasanız da.
Aman canım ben bu soruyu yapabiliyorum diye geçmeyin, çözülmedik test bırakmayın konuyla ilgili.Önceleri 5 dakika, belki de on dakika uğraştığım soruları zamanla 1 dakikaya bazen de 20 saniyeye indirdiğim günler olmuştur.
Bir de yazmaktan erinmeyin, matematik demek bir anlamda yazmakta demektir.Bana göre yazmadan matematik olmaz.Her kalem oynatışınız sorunun bir sonraki aşamasına geçmek veya yanlışları görmek demektir. Hah şunu biliyorum yazmayayım ,sorunun öteki aşamasına geçeyim demekle iş yürümez.Başlarda ben de öyleydim daha sonra yanlış yaptığımı anladım :)
Bence bir ÖSS denemesinde 4- 5 net yapabilen bir insanın tüm soruları doğru yapamaması için hiç bir neden yoktur, yeter ki doğru yöntem ve doğru bir çalışma olsun. Bu arkadaş böyle diyor deyip bi anlık gaza gelıp te ilerde vazgeçecekseniz hıc başlamayın.Bu ancak size zaman kaybettirir :) Başlayacaksanız, kararlı olun ve amacınıza ulasana kadar devam edin.Bu gün bu dersi ertelerseniz ilerde mutlaka ve mutlaka karşınıza çıkacak.
Sözel öğrencisi olup sözel bolümde üniversite okusanız bile ileride KPSS de kesin karsınıza çıkacak.Matematik yapamazsanız KPSS’yi kazanamıyorsunuz maalesef.Eeeee o zaman devlete matematik yapamayan üniversite ve lise mezunu giremeyecek :( Onu da geçtim, ileride çoluk çocuk sahibi olduğunuzda çoluk çocuğunuz da bu dersi görecek ve sız yapamazsanız yardımcı olamayacaksınız.Belki de ileride o da matematikten çekinen bir öğrenci olacak.
Korkmayın matematik adam yemez!Eğer biri yenecekse o da matematiktir, tavsiye ederim tadı güzeldir :) Uzun lafın kısası ``Birileri başarabiliyorsa siz de başarabilirsiniz.
(* ) Ankaralı Ali 5 Ağustos 2009
Matematikle Barışıyorum'u Çok Beğendim
Hocam merhabalar kitaplarınız elime geçti ilk kitabınız olan ‘’Matematikle Barışıyorum’’u 24 saat bile geçmeden bitirdim çok beğendim ve şu kanılara vardım
1.Matematiğin korkulacak bir yanı yoktur.
2.Matematik sınavları geçmek için öğrenilmesi gereken bir ders değil daha rahat ve özgürce yaşayabilmek için öğrenilmesi gereken bir olgu hatta bir yaşam tarzıdır.
3.matematik hayatın her yerinde vardır.
4.Matematiği herkes yapabilir ama bir ustanın eline düşmelidir.
5.İlk ve ortaöğretimde bir ustanın eline düşmemişim veya bana bir ustanın eli değmemiştir.
6.Matematik temelimin yoktur ve matematiğe temelden çalışmaya başlamam gerekmektedir.
7.Başarmanın en önemli şartları ön yargılardan mazeretlerden kurtularak pozitif düşünmektir.
8.İnsanlar başarı basamağının 3,sünde kalmamalı 4,basamağa çıkarak insanlığa faydalı olmalıdır.
İkinci kitabınız olan Çarpma ve dört işlem kitabını okumaya bu gece başlıyorum ama incelemelerim dâhilinde o kitabınızı bir roman veya anı tarzında değil bir ders kitabı şeklinde çalışarak matematiğimin ilk temelini o kitapla atmak istiyorum.
Şimdi sayın hocam sizden öğrendiğim bu konular dâhilinde size birkaç soru sormak istiyorum.
1.İnternette ilköğretim müfredatını içeren MEB vitaminleri var mutlaka biliyorsunuzdur o vitaminlere üye olmayı düşünüyorum sizce yararı olur mu?
2.1.2.3.4. sınıf kitaplarından hangi yazarların kitaplarını veya direk olarak hangi kitapları tavsiye edersiniz?
3.nasıl bir çalışma programı uygulamalıyım?
4.Melih Safi Duyar’ın matematik setine sahibim bu setin bana faydası olur mu?
Sayın hocam sorularıma yardımcı olursanız ve beraberce bir çalışma programı oluşturursak başarılı olacağımdan eminim çünkü ben matematik cehaletime karşı savaş açtım bu savaşı ya kazanırım yada ölürüm.Yani ya istiklal ya ölüm......
Başarılarınızın devamını diler yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim….
Alperen..... 30 TEMMUZ 2009
HAKKIMI HELAL ETMİYORUM
İkinci kitabınız olan çarpma ve dört işlemi de bitirdim ve bu kitabı inanın daha çok beğendim. Öncelikle kitap okuyucu mektupları ve soru cevap şeklinde geçtiğinden dolayı çok akıcı ve samimi olmuş insanların halk dili tabiriyle kullandıkları dille yazmışsınız kitaplarınızı. Peki ben şimdi naçizane fikrimle soruyorum size,bu kitabı acaba akademik bir dille yazsaydınız acaba daha iyi olur muydu? Sakın yanlış anlamayın ben kitabın yazılış dilini beğenmediğimden dolayı değil sadece aklıma böyle bir fikir geldiği için söyledim, akademik bir dil kullanmış olsaydınız sanki kendinizi ve fikirlerinizin doğruluğunu ispatlamış bir profesörün kitabını okuyormuşum izlenimi uyandıracaktı kitabınız bende. Kitabın nasıl yazılacağı ile ilgili sizleri eleştirecek veya sizi yerecek kadar bilgili ve de sizin kadar tecrübeli değilim aslında ama naçizhane fikrim bu doğrultuda.
Neyse gelelim kitabın içeriğine tek kelimeyle her yönü mantık kokuyor .Hele ÇARPIM TABLOSUNU ÖĞRETEMEDİK AMA ATAM HALA İZİNDEYİZ başlıklı yazınız ve ülkemiz hakkındaki bu acı tespitleriniz o kadar güzel ve doğru ki tüylerim diken diken oldu okurken…..Ne dehşet verici…
Fikirleriniz ve formülünüzse tamamen müthiş ve benim aklım hemen yattı bu çarpım tablosu işine evet aslında matematikte iki işlem varmış ve evet hocam yıllarca defterlerin arkasında olan çarpım tabloları yanlışmış! Bu daha da dehşet verici bile bile bize yanlış öğretmişler dayatmacı bir politikayla bizim üzerimizde psikolojik bir baskı kurmuşlar şimdi ben hakkımı helal etmiyorum bana bunu zorla dayatanlara yazık yıllarca anlayamadığım matematiğin mantığına ve en önemlisi de yıllarıma. Şimdi düşünüyorum da bana doğrusu öğretilmiş olsa nasıl bir mantık geliştirirdim diye?
2*3=6
2*4=8
2*5=10 yerine
3*2= 6 yani üç tane iki = 6
4*2= 8 yani dört tane iki= 8
5*2=10 yani beş tane iki= 10 derdim ve çarpım tablosu denen şeyin aslında toplamadan başka bir şey olmadığını öğrenir ve hatta bununla ilgili bir kompozisyon dahi yazabilirdim.
Böylelikle ezberlemez öğrenmiş olurdum hem de soran insanlara bunun mantığıyla açıklamasını yapardım.
Ben bu kitabı okumakla veya yazdıklarımla bir icat yapmış olmuyorum belki ama en azından matematiğin mantığını anlamaya başlıyorum teşekkür ederim hocam…… Şu an birinci basamağa basmış bulunuyorum şimdi görevimiz ikinci basamağa çıkmaktır bunun içinde gerekli materyaller bulmak ve yepyeni bir çalışma programı hazırlamaktır … Yapabilirim-yapıyorum ve yaptım demeliyim.
Yazımı sitede yayınladığınızı gördüm benim yazdığım ve insanlara yararlı olarak gördüğünüz her yazımı benim yazdığımı belirtmek şartıyla sitede yayınlayabilir veya kitaplarınızda kullanabilirsiniz benim için hiçbir mahsuru yoktur hatta yayınlayın ki insanlar yalnız olduklarını zannetmesinler tıpkı benim gibi,yayınlayın ki birbirimizden destek alarak basamakları çıkalım ve birbirimize yardımcı olarak …. Saygılar hocam…
Alperen…. 31 TEMMUZ 2009
1.Matematiğin korkulacak bir yanı yoktur.
2.Matematik sınavları geçmek için öğrenilmesi gereken bir ders değil daha rahat ve özgürce yaşayabilmek için öğrenilmesi gereken bir olgu hatta bir yaşam tarzıdır.
3.matematik hayatın her yerinde vardır.
4.Matematiği herkes yapabilir ama bir ustanın eline düşmelidir.
5.İlk ve ortaöğretimde bir ustanın eline düşmemişim veya bana bir ustanın eli değmemiştir.
6.Matematik temelimin yoktur ve matematiğe temelden çalışmaya başlamam gerekmektedir.
7.Başarmanın en önemli şartları ön yargılardan mazeretlerden kurtularak pozitif düşünmektir.
8.İnsanlar başarı basamağının 3,sünde kalmamalı 4,basamağa çıkarak insanlığa faydalı olmalıdır.
İkinci kitabınız olan Çarpma ve dört işlem kitabını okumaya bu gece başlıyorum ama incelemelerim dâhilinde o kitabınızı bir roman veya anı tarzında değil bir ders kitabı şeklinde çalışarak matematiğimin ilk temelini o kitapla atmak istiyorum.
Şimdi sayın hocam sizden öğrendiğim bu konular dâhilinde size birkaç soru sormak istiyorum.
1.İnternette ilköğretim müfredatını içeren MEB vitaminleri var mutlaka biliyorsunuzdur o vitaminlere üye olmayı düşünüyorum sizce yararı olur mu?
2.1.2.3.4. sınıf kitaplarından hangi yazarların kitaplarını veya direk olarak hangi kitapları tavsiye edersiniz?
3.nasıl bir çalışma programı uygulamalıyım?
4.Melih Safi Duyar’ın matematik setine sahibim bu setin bana faydası olur mu?
Sayın hocam sorularıma yardımcı olursanız ve beraberce bir çalışma programı oluşturursak başarılı olacağımdan eminim çünkü ben matematik cehaletime karşı savaş açtım bu savaşı ya kazanırım yada ölürüm.Yani ya istiklal ya ölüm......
Başarılarınızın devamını diler yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim….
Alperen..... 30 TEMMUZ 2009
HAKKIMI HELAL ETMİYORUM
İkinci kitabınız olan çarpma ve dört işlemi de bitirdim ve bu kitabı inanın daha çok beğendim. Öncelikle kitap okuyucu mektupları ve soru cevap şeklinde geçtiğinden dolayı çok akıcı ve samimi olmuş insanların halk dili tabiriyle kullandıkları dille yazmışsınız kitaplarınızı. Peki ben şimdi naçizane fikrimle soruyorum size,bu kitabı acaba akademik bir dille yazsaydınız acaba daha iyi olur muydu? Sakın yanlış anlamayın ben kitabın yazılış dilini beğenmediğimden dolayı değil sadece aklıma böyle bir fikir geldiği için söyledim, akademik bir dil kullanmış olsaydınız sanki kendinizi ve fikirlerinizin doğruluğunu ispatlamış bir profesörün kitabını okuyormuşum izlenimi uyandıracaktı kitabınız bende. Kitabın nasıl yazılacağı ile ilgili sizleri eleştirecek veya sizi yerecek kadar bilgili ve de sizin kadar tecrübeli değilim aslında ama naçizhane fikrim bu doğrultuda.
Neyse gelelim kitabın içeriğine tek kelimeyle her yönü mantık kokuyor .Hele ÇARPIM TABLOSUNU ÖĞRETEMEDİK AMA ATAM HALA İZİNDEYİZ başlıklı yazınız ve ülkemiz hakkındaki bu acı tespitleriniz o kadar güzel ve doğru ki tüylerim diken diken oldu okurken…..Ne dehşet verici…
Fikirleriniz ve formülünüzse tamamen müthiş ve benim aklım hemen yattı bu çarpım tablosu işine evet aslında matematikte iki işlem varmış ve evet hocam yıllarca defterlerin arkasında olan çarpım tabloları yanlışmış! Bu daha da dehşet verici bile bile bize yanlış öğretmişler dayatmacı bir politikayla bizim üzerimizde psikolojik bir baskı kurmuşlar şimdi ben hakkımı helal etmiyorum bana bunu zorla dayatanlara yazık yıllarca anlayamadığım matematiğin mantığına ve en önemlisi de yıllarıma. Şimdi düşünüyorum da bana doğrusu öğretilmiş olsa nasıl bir mantık geliştirirdim diye?
2*3=6
2*4=8
2*5=10 yerine
3*2= 6 yani üç tane iki = 6
4*2= 8 yani dört tane iki= 8
5*2=10 yani beş tane iki= 10 derdim ve çarpım tablosu denen şeyin aslında toplamadan başka bir şey olmadığını öğrenir ve hatta bununla ilgili bir kompozisyon dahi yazabilirdim.
Böylelikle ezberlemez öğrenmiş olurdum hem de soran insanlara bunun mantığıyla açıklamasını yapardım.
Ben bu kitabı okumakla veya yazdıklarımla bir icat yapmış olmuyorum belki ama en azından matematiğin mantığını anlamaya başlıyorum teşekkür ederim hocam…… Şu an birinci basamağa basmış bulunuyorum şimdi görevimiz ikinci basamağa çıkmaktır bunun içinde gerekli materyaller bulmak ve yepyeni bir çalışma programı hazırlamaktır … Yapabilirim-yapıyorum ve yaptım demeliyim.
Yazımı sitede yayınladığınızı gördüm benim yazdığım ve insanlara yararlı olarak gördüğünüz her yazımı benim yazdığımı belirtmek şartıyla sitede yayınlayabilir veya kitaplarınızda kullanabilirsiniz benim için hiçbir mahsuru yoktur hatta yayınlayın ki insanlar yalnız olduklarını zannetmesinler tıpkı benim gibi,yayınlayın ki birbirimizden destek alarak basamakları çıkalım ve birbirimize yardımcı olarak …. Saygılar hocam…
Alperen…. 31 TEMMUZ 2009
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)