ARTIK YAPABİLİYORUM !
İlk öğretim döneminde başarılı ve parlak bir öğrenciydim. Matematik bana hiç zor gelmiyordu. Belki de öğretmenlerimin yardımcı olmasıyla başarabiliyordum.
Ancak liseye geldiğimde işin hiç o kadar da kolay olmadığını anladım. Çünkü matematik hayat demekmiş. Öğretmenlerimin benimle ilgisi fazla olamadı, çünkü benim gibi 500 tane öğrencileri vardı. Matematik dersinin gelmesini istemiyordum, boş geçtiği günlerde sevinçten uçuyordum. Ama bu düşünce benim için anlıktı. Çünkü matematik hayatımızın tüm alanında karşımıza çıkıyordu.
Daha bir hafta öncesine kadar bize öğretilenlerin ne kadar boş olduğunu düşünüyordum. Ancak şimdi anladım ki hiç o kadar da zor değilmiş. Hani bir şarkı sözü vardır ya “kendimi kendimden çıkarsam 0 kalmaz, bu matematik bizi kandırıyor hocam! ” diye, işte bende onlardandım.
Daha sonra Necip Hocamı tanıdım. Kendisi babamın arkadaşıydı. Ve iyi ki de tanımışım.Bana “Matematikle Barışıyorum” adlı kitabını okumamı tavsiye etti.Kitap ilk önce bana pek te cazip gelmemişti. Şöyle biraz karıştırıp karikatürlerine baktım ve okuma gereği duymadan ortalıktan kaldırdım.
eğlenceBir kaç ay sonra Necip Hocam kömür satış büromuza tekrar geldi.Kitabı okuyup okumadığımı sordu.Ben de okumadığımı söyledim.Bana kitabı ve matematik dersi hakkında açıklamalarda bulundu.Matematik hakkında anlattığı şeyler ve verdiği örnekler bu zamana kadar duyduklarımdan çok farklıydı.Bu konuşmadan sonra kitabı okumamın gerekliliğine inandım ve hocama kısa sürede kitabını okuyacağıma dair söz verdim.Eve gidince kitabı tekrar alarak ciddi şekilde okumaya başladım.Okudukça matematik dersi hakkında düşüncelerim değişmeye başladı.Hocamın kitabı hayatımın dönüm noktası oldu diyebilirim…
Kitaptaki tavsiyelere uyunca o kadar da zor olmadığını anladım. Aslında başarı kolaylık bana çok yakınmış. Bu kolaylık benim içimdeydi. Kafamda, matematiği bir yığın formül mezarlığı değil de eğlencenin diğer bir yolu, bir oyun gibi görmeye başladım.
Artık yapabiliyorum diyebilirim. Çünkü bu kitap bana işin özünü anlattı. Bundan sonra kesinlikle ezber yok, eğlence var. Sevgili hocama bu kitabı yazdığı için bir de ben teşekkür ediyorum.
Necip Hocamın bize bulunduğu tavsiyeleri ben de arkadaşlarıma anlatacağım. Eminim ki onlarda bu kitabı okumak isteyeceklerdir.
Turgay Kıvrak / Süleyman Çakır Lisesi 10. Sınıf Öğrencisi
Matematikle Barışanlar
14 Haziran 2010 Pazartesi
Matematikle Barışıyorum Hayallerimi Geri Verdi
“Matematikle Barışıyorum” Kitabınız Hayallerimi Geri Verdi
İlkokulu köyde tamamlamış bir öğrenciyim. Matematik dersini 4. sınıfa kadar çok severdim. Diğer derslerden ödevlerimi yapmasam bile matematik dersi ödevlerimi mutlaka yapardım. Öğretmenimiz 4. sınıfın başında köyümüzden ayrıldı. Yerine esas branşı matematik olduğu halde atamada sorun çıktığı için ilkokul öğretmeni olarak başka bir öğretmen köyümüze atanmıştı. Yeni öğretmenimiz her fırsatta bize’’Sizin yüzünüzden buraya geldim.’’diyerek çok kötü davranıyor ,devamlı olarak çok aptal çocuklar olduğumuzu söyleyip duruyordu. Yeni öğretmenim kendini bize sevdiremediği için matematik dersini de sevmemeye başlamıştım. Üç yıl boyunca içimde büyüttüğüm matematik sevgisi görevini yapamayan bir öğretmen yüzünden nefrete dönüşmüştü. Bu öğretmenimiz bizi bir dönem okutmuştu fakat bu süre benim içimdeki matematik sevgisini öldürmeye yetmişti.
Artık matematik dersinin adını duyunca bile korkar olmuştum. Daha sonra köyümüze başka bir öğretmen geldi. Bütün derslerim beşti fakat yalnız matematik dersim ikiydi.Yeni öğretmenimiz de bana matematik dersini sevdirmek yerine ‘’Sen matematikten anlamıyorsun.’’ dedi. Çünkü bunu söylemek daha kolaydı.Büyüyünce matematik öğretmeni olmak isteyen ben ,artık matematik dersinden nefret ediyordum.Bunun yerine Türkçe öğretmeni olmaya karar vermiştim.
İlkokulu bitirdikten sonra imkansızlıklar yüzünden okul hayatıma ara vermek zorunda kaldım.3 yıl sonra Eskişehir’e taşındık. Bunun üzerine ben de ortaokulu dışardan bitirmeye karar verdim. Kayıtımı yaptırdım ve hem bir işte çalışıyor hem de senede iki kere sınavlara girip sınıfımı geçiyordum. Diğer derslerden iyi notlar almama rağmen matematikten tüm çabama rağmen hep iki alıyordum. Ortaokul 3. sınıfta 1. dönem matematiğim 1 düşmüştü.2.dönem matematiği düzeltemezsem sınıfta kalacaktım.Belki de ortaokulu bitiremeyecektim.Matematiğe çok çalışmama rağmen hiçbir şey anlamıyordum. Bu yüzden de hep ağlıyordum.
Bu şartlarda son sınava girdim. Sınav salonunda bulunan bir öğretmenimin moral vermesi neticesinde sınavdan 3 alarak okulu bitirdim.Ama ben Türkçe öğretmeni olmak istiyordum. Bu yüzden önce liseyi sonra da üniversiteyi okumam gerekiyordu.Matematiği anlamadan liseyi dışardan bitirmem biraz zordu. Bunun için liseye devam etmeye karar verdim.Lise1 öğrencilerinden 3 yaş büyük olmama rağmen yinede kararım değişmedi.
Artık lise 1 öğrencisi olmuştum fakat onlardan oldukça geriydim. Bu durumun da farkındaydım. Çok çalışarak ve derslere çalışarak zamanla bu açığı kapattım. Öğretmenlerimin çoğunluğu ile iyi bir iletişim kurmuştum. Matematik öğretmenimiz aynı zamanda sınıf öğretmenimiz olmuştu. Matematiği güzel anlatıyordu. Anlamadığımız yerleri çekinmeden sorabiliyorduk. Bir süre sonra matematik derslerini sabırsızlıkla beklemeye başlamıştım. Anladım ki yıllar sonra matematik dersini yeniden sevmeye başlamıştım.
Tam matematikle barıştım derken bu sefer de edebiyat öğretmenimizin davranışları yüzünden sevdiğim bu dersten nefret etmeye başladım. Matematik korkusunun yerini edebiyat dersi korkusu almıştı. Edebiyat dersinin zor olduğunu ve başaramayacağımı düşünmeye başlamıştım. Edebiyattan ilk sınav notum 45’ti ve bu beni çok üzdü. Matematikten başlangıçta 50 olan notum giderek yükseliyordu. Artık matematik dersinden eskisi kadar zorlanmıyordum. Demek ki matematik dersi aşılmaz bir duvar değildi. Matematik öğretmenim her fırsatta benim daha başarılı olabileceğimi söylüyordu. Ben de onu haksız çıkarmamak için daha da azimle çalışıyordum. Sene sonunda lise biri bütün derslerden 5 ortalama notuyla geçtim.
Lise 2. sınıfın başında sıra alan seçimine gelmişti. Türkçe öğretmeni olmak için liseye başlamıştım fakat artık edebiyat dersini sevmiyordum. Matematik dersine ise ilgim artmıştı ve ben iyi bir matematikçinin öğrencilere matematiği sevdirebileceğini anlamıştım. Bu sebepten dolayı matematik öğretmeni olmaya, matematiği öğrencilere sevdirmeye karar verdim. Türkçe öğretmeni olma kararımdan vazgeçerek sayısal bölümü seçtim.
Lise 2. sınıfın başında tekrar başarılı olabilecek miyim diye bir korku benliğimi kapladı. Her zaman benim başarılı olacağımı söyleyen matematik öğretmenimin desteğiyle bu korkuyu aştım. Ancak şanssızlık gene yakamı bırakmıyordu. Bir süre sonra matematik öğretmenimiz değişti. Bu değişiklik bir yana yeni öğretmenimiz yeni öğretmenimiz matematiği iyi para kazandıran bir meslek olduğunu düşünüyordu. Böyle düşünen bir öğretmen bize matematiği nasıl sevdirebilirdi. Kısa sürede matematik öğretmenimizle aramızda sanki aşılması imkansız duvarlar örülmüştü. Bu duvarı hala da aşamadım. Geçen sene bu dersin gelmesini sabırsızlıkla bekleyen ben bu sene ne dersi ne de öğretmenini görmek istemiyordum.
Bu değişiklik etkisini göstermekte gecikmedi. Yapılan sınav sonucunda öğrencilik hayatımın en kötü notunu ‘’21’’ yani 0(sıfır) almıştım. Yendiğimi düşündüğüm matematik korkum yeniden alevlenmeye başlamıştı. Yeni matematik öğretmenim , benim sadece kitap okuyan , hiç test çözmeyen , tembel öğrenci olduğumu düşünüyordu. Bu yüzden de bana çok soğuk davranıyordu. Öğretmenim belki de hayatı boyunca ders kitabı dışında bir kitap okumamıştı. Bunun için kitap okumanın ne kadar faydalı olduğunu bilmiyordu.
Bu durum beni olumsuz etkiledi ve bir ara matematik öğretmeni olamayacağımı düşünerek biyoloji öğretmeni olmaya karar verdim.
Tam bu sırada sizinle tanıştım. Sizinle bir süre konuştuktan sonra matematiğin benim hayatımda ne kadar önemli bir yeri olduğunu anladım. Bana okumam için verdiğiniz ’Matematikle Barışıyorum’’ kitabınızı okuduktan sonra ‘’Matematiği yapamam.’’ diye düşünemeyeceğimi kavradım.
Siz lise 1. sınıfta matematik öğretmenim olan Tamer öğretmenimin sevdirmeye başladığı matematiğe son noktayı koymuş oldunuz.
Artık kararımı hiç değiştirmeyeceğim!Matematik öğretmenlerim nasıl olursa olsun pes etmeyeceğim ve sonunda ben de matematik öğretmeni olacağım. Sizin de söylediğiniz gibi baskıcı, zorlayan, ezberci öğretmen değil; matematiği farklı yöntemlerle öğretmeye çalışan bir matematikçi olacağım. Benim öğrencilerim matematiği anlamadıkları için ağlamayacak ve hayallerinden vazgeçmek zorunda kalmayacak.
İnanıyorum ki bir gün bir matematikçi olarak sizinle tekrar karşılaşacağım ve sizinle beraber insanlara matematiği sevdirmeye çalışacağız.
Matematiği tekrar sevmeme aracı olan Tamer öğretmenimi ve sizi hiç unutmayacağım. Hayallerimi bana tekrar geri kazandırdığınız için çok teşekkür ediyorum.’’Matematikle Barışıyorum’’ adlı kitabınızın matematiği bir çok insana sevdireceğine canı gönülden inanıyorum.
Bu nitelikte kitaplar yazmaya devam ederek insanları bilgilendirmenizi diliyorum.
BAŞARILAR…Yasemin FENAR
İlkokulu köyde tamamlamış bir öğrenciyim. Matematik dersini 4. sınıfa kadar çok severdim. Diğer derslerden ödevlerimi yapmasam bile matematik dersi ödevlerimi mutlaka yapardım. Öğretmenimiz 4. sınıfın başında köyümüzden ayrıldı. Yerine esas branşı matematik olduğu halde atamada sorun çıktığı için ilkokul öğretmeni olarak başka bir öğretmen köyümüze atanmıştı. Yeni öğretmenimiz her fırsatta bize’’Sizin yüzünüzden buraya geldim.’’diyerek çok kötü davranıyor ,devamlı olarak çok aptal çocuklar olduğumuzu söyleyip duruyordu. Yeni öğretmenim kendini bize sevdiremediği için matematik dersini de sevmemeye başlamıştım. Üç yıl boyunca içimde büyüttüğüm matematik sevgisi görevini yapamayan bir öğretmen yüzünden nefrete dönüşmüştü. Bu öğretmenimiz bizi bir dönem okutmuştu fakat bu süre benim içimdeki matematik sevgisini öldürmeye yetmişti.
Artık matematik dersinin adını duyunca bile korkar olmuştum. Daha sonra köyümüze başka bir öğretmen geldi. Bütün derslerim beşti fakat yalnız matematik dersim ikiydi.Yeni öğretmenimiz de bana matematik dersini sevdirmek yerine ‘’Sen matematikten anlamıyorsun.’’ dedi. Çünkü bunu söylemek daha kolaydı.Büyüyünce matematik öğretmeni olmak isteyen ben ,artık matematik dersinden nefret ediyordum.Bunun yerine Türkçe öğretmeni olmaya karar vermiştim.
İlkokulu bitirdikten sonra imkansızlıklar yüzünden okul hayatıma ara vermek zorunda kaldım.3 yıl sonra Eskişehir’e taşındık. Bunun üzerine ben de ortaokulu dışardan bitirmeye karar verdim. Kayıtımı yaptırdım ve hem bir işte çalışıyor hem de senede iki kere sınavlara girip sınıfımı geçiyordum. Diğer derslerden iyi notlar almama rağmen matematikten tüm çabama rağmen hep iki alıyordum. Ortaokul 3. sınıfta 1. dönem matematiğim 1 düşmüştü.2.dönem matematiği düzeltemezsem sınıfta kalacaktım.Belki de ortaokulu bitiremeyecektim.Matematiğe çok çalışmama rağmen hiçbir şey anlamıyordum. Bu yüzden de hep ağlıyordum.
Bu şartlarda son sınava girdim. Sınav salonunda bulunan bir öğretmenimin moral vermesi neticesinde sınavdan 3 alarak okulu bitirdim.Ama ben Türkçe öğretmeni olmak istiyordum. Bu yüzden önce liseyi sonra da üniversiteyi okumam gerekiyordu.Matematiği anlamadan liseyi dışardan bitirmem biraz zordu. Bunun için liseye devam etmeye karar verdim.Lise1 öğrencilerinden 3 yaş büyük olmama rağmen yinede kararım değişmedi.
Artık lise 1 öğrencisi olmuştum fakat onlardan oldukça geriydim. Bu durumun da farkındaydım. Çok çalışarak ve derslere çalışarak zamanla bu açığı kapattım. Öğretmenlerimin çoğunluğu ile iyi bir iletişim kurmuştum. Matematik öğretmenimiz aynı zamanda sınıf öğretmenimiz olmuştu. Matematiği güzel anlatıyordu. Anlamadığımız yerleri çekinmeden sorabiliyorduk. Bir süre sonra matematik derslerini sabırsızlıkla beklemeye başlamıştım. Anladım ki yıllar sonra matematik dersini yeniden sevmeye başlamıştım.
Tam matematikle barıştım derken bu sefer de edebiyat öğretmenimizin davranışları yüzünden sevdiğim bu dersten nefret etmeye başladım. Matematik korkusunun yerini edebiyat dersi korkusu almıştı. Edebiyat dersinin zor olduğunu ve başaramayacağımı düşünmeye başlamıştım. Edebiyattan ilk sınav notum 45’ti ve bu beni çok üzdü. Matematikten başlangıçta 50 olan notum giderek yükseliyordu. Artık matematik dersinden eskisi kadar zorlanmıyordum. Demek ki matematik dersi aşılmaz bir duvar değildi. Matematik öğretmenim her fırsatta benim daha başarılı olabileceğimi söylüyordu. Ben de onu haksız çıkarmamak için daha da azimle çalışıyordum. Sene sonunda lise biri bütün derslerden 5 ortalama notuyla geçtim.
Lise 2. sınıfın başında sıra alan seçimine gelmişti. Türkçe öğretmeni olmak için liseye başlamıştım fakat artık edebiyat dersini sevmiyordum. Matematik dersine ise ilgim artmıştı ve ben iyi bir matematikçinin öğrencilere matematiği sevdirebileceğini anlamıştım. Bu sebepten dolayı matematik öğretmeni olmaya, matematiği öğrencilere sevdirmeye karar verdim. Türkçe öğretmeni olma kararımdan vazgeçerek sayısal bölümü seçtim.
Lise 2. sınıfın başında tekrar başarılı olabilecek miyim diye bir korku benliğimi kapladı. Her zaman benim başarılı olacağımı söyleyen matematik öğretmenimin desteğiyle bu korkuyu aştım. Ancak şanssızlık gene yakamı bırakmıyordu. Bir süre sonra matematik öğretmenimiz değişti. Bu değişiklik bir yana yeni öğretmenimiz yeni öğretmenimiz matematiği iyi para kazandıran bir meslek olduğunu düşünüyordu. Böyle düşünen bir öğretmen bize matematiği nasıl sevdirebilirdi. Kısa sürede matematik öğretmenimizle aramızda sanki aşılması imkansız duvarlar örülmüştü. Bu duvarı hala da aşamadım. Geçen sene bu dersin gelmesini sabırsızlıkla bekleyen ben bu sene ne dersi ne de öğretmenini görmek istemiyordum.
Bu değişiklik etkisini göstermekte gecikmedi. Yapılan sınav sonucunda öğrencilik hayatımın en kötü notunu ‘’21’’ yani 0(sıfır) almıştım. Yendiğimi düşündüğüm matematik korkum yeniden alevlenmeye başlamıştı. Yeni matematik öğretmenim , benim sadece kitap okuyan , hiç test çözmeyen , tembel öğrenci olduğumu düşünüyordu. Bu yüzden de bana çok soğuk davranıyordu. Öğretmenim belki de hayatı boyunca ders kitabı dışında bir kitap okumamıştı. Bunun için kitap okumanın ne kadar faydalı olduğunu bilmiyordu.
Bu durum beni olumsuz etkiledi ve bir ara matematik öğretmeni olamayacağımı düşünerek biyoloji öğretmeni olmaya karar verdim.
Tam bu sırada sizinle tanıştım. Sizinle bir süre konuştuktan sonra matematiğin benim hayatımda ne kadar önemli bir yeri olduğunu anladım. Bana okumam için verdiğiniz ’Matematikle Barışıyorum’’ kitabınızı okuduktan sonra ‘’Matematiği yapamam.’’ diye düşünemeyeceğimi kavradım.
Siz lise 1. sınıfta matematik öğretmenim olan Tamer öğretmenimin sevdirmeye başladığı matematiğe son noktayı koymuş oldunuz.
Artık kararımı hiç değiştirmeyeceğim!Matematik öğretmenlerim nasıl olursa olsun pes etmeyeceğim ve sonunda ben de matematik öğretmeni olacağım. Sizin de söylediğiniz gibi baskıcı, zorlayan, ezberci öğretmen değil; matematiği farklı yöntemlerle öğretmeye çalışan bir matematikçi olacağım. Benim öğrencilerim matematiği anlamadıkları için ağlamayacak ve hayallerinden vazgeçmek zorunda kalmayacak.
İnanıyorum ki bir gün bir matematikçi olarak sizinle tekrar karşılaşacağım ve sizinle beraber insanlara matematiği sevdirmeye çalışacağız.
Matematiği tekrar sevmeme aracı olan Tamer öğretmenimi ve sizi hiç unutmayacağım. Hayallerimi bana tekrar geri kazandırdığınız için çok teşekkür ediyorum.’’Matematikle Barışıyorum’’ adlı kitabınızın matematiği bir çok insana sevdireceğine canı gönülden inanıyorum.
Bu nitelikte kitaplar yazmaya devam ederek insanları bilgilendirmenizi diliyorum.
BAŞARILAR…Yasemin FENAR
Matematik Korkusunu Yendim
KORKULU RÜYAM SONA ERDİ!
Sevgili Necip Hocam,öncelikle böyle bir kitap yazdığınız için çok teşekkür ederim. Bu kitabı yazmakla gençlerin ve çocukların matematiğe nasıl çalışması gerektiğini,ne gibi kararlar alması ve hangi kriterlere uyması gerektiğini açıklamışsınız.
Birinci bölümde Kubilay İPEK Hocam başarının formülünü zaten çok güzel bir şekilde özetlemiş. Bölüm başlarında matematikle ilgili özlü sözler de matematik dersinin zannedildiği kadar zor bir ders olmadığını ortaya koyuyor.
Ezberciliğe karşı olduğunuzu söylüyorsunuz ama ben bildim bileli öğretmenlerimiz
çarpım tablosunu ezberlememiz gerektiğini söyleyip durdular. İnşaallah öğretmenlerimiz de matematikle ve çarpım tablosu ile ilgili yöntemlerinizi duyarlar da bizim çektiğimiz zorlukları daha küçük kardeşlerimize yaşatmazlar.
Problem nasıl çözülür bölümünü tekrar tekrar okudum. Gerçekten doğru bir noktaya dikkat çekmişsiniz. Yazıların başlarına ve sonlarına koyduğunuz karikatürler de kiaba ayrı bir güzellik katmış. Tam biraz kitap okuyup sıkılmaya başladığımda karikatürlere bakıp gülmeye başlıyor; diğer bölümleri okumaya başlıyorum.
Hocam, annem de beni hep birileriyle kıyaslar , benim yanımda başkalarını över durur. Bu duruma çok gıcık oluyorum. Biz insan değil miyiz?Bizim de gururumuz yok mu?
Kitabınızdaki ‘’Bir Matematikçide Bulunması Gereken Bazı Özelliklerde Bazıları’’ bölümünü matematik öğretmenimize gösterdim.’’Ben bu kitaba bir göz atayım.’’ dedi. Teneffüsten derse girdiğimizde kitabı geri verdi.
Kitabınızla ilgili anlatmak istediğim fakat anlatamadığım daha çok şey var. Zaten anlatabilseydim ben de sizin gibi bir yazar olabilirdim. Böyle bir kitap yazdığınız için size ne kadar teşekkür etsem azdır. Korkulu rüyam olan matematiğe nasıl yaklaşmam gerektiği konusunda beni aydınlattınız.
Önümde benim için önemli bir sınav olan LGS’de bu dersten başarılı olacağıma inanıyorum.Hasan ÖZ
Sevgili Necip Hocam,öncelikle böyle bir kitap yazdığınız için çok teşekkür ederim. Bu kitabı yazmakla gençlerin ve çocukların matematiğe nasıl çalışması gerektiğini,ne gibi kararlar alması ve hangi kriterlere uyması gerektiğini açıklamışsınız.
Birinci bölümde Kubilay İPEK Hocam başarının formülünü zaten çok güzel bir şekilde özetlemiş. Bölüm başlarında matematikle ilgili özlü sözler de matematik dersinin zannedildiği kadar zor bir ders olmadığını ortaya koyuyor.
Ezberciliğe karşı olduğunuzu söylüyorsunuz ama ben bildim bileli öğretmenlerimiz
çarpım tablosunu ezberlememiz gerektiğini söyleyip durdular. İnşaallah öğretmenlerimiz de matematikle ve çarpım tablosu ile ilgili yöntemlerinizi duyarlar da bizim çektiğimiz zorlukları daha küçük kardeşlerimize yaşatmazlar.
Problem nasıl çözülür bölümünü tekrar tekrar okudum. Gerçekten doğru bir noktaya dikkat çekmişsiniz. Yazıların başlarına ve sonlarına koyduğunuz karikatürler de kiaba ayrı bir güzellik katmış. Tam biraz kitap okuyup sıkılmaya başladığımda karikatürlere bakıp gülmeye başlıyor; diğer bölümleri okumaya başlıyorum.
Hocam, annem de beni hep birileriyle kıyaslar , benim yanımda başkalarını över durur. Bu duruma çok gıcık oluyorum. Biz insan değil miyiz?Bizim de gururumuz yok mu?
Kitabınızdaki ‘’Bir Matematikçide Bulunması Gereken Bazı Özelliklerde Bazıları’’ bölümünü matematik öğretmenimize gösterdim.’’Ben bu kitaba bir göz atayım.’’ dedi. Teneffüsten derse girdiğimizde kitabı geri verdi.
Kitabınızla ilgili anlatmak istediğim fakat anlatamadığım daha çok şey var. Zaten anlatabilseydim ben de sizin gibi bir yazar olabilirdim. Böyle bir kitap yazdığınız için size ne kadar teşekkür etsem azdır. Korkulu rüyam olan matematiğe nasıl yaklaşmam gerektiği konusunda beni aydınlattınız.
Önümde benim için önemli bir sınav olan LGS’de bu dersten başarılı olacağıma inanıyorum.Hasan ÖZ
Necip Hocam Sizi Yürekten Kutluyorum
“Matematikle Barışıyorum” Necip Hocam Yıldızları Görüyor
HER ÇOCUK BİR ÇİÇEKTİR !!! (Rumuz :Çocuk yüreği gibi )
Yaşamımızda korkularımız olduğunda korkularımız,yapacaklarımızın ötesine geçer…Oysa sevgi olduğunda sevgi ile yaklaşıldığında o korkular rüzgar gibi uçar gider. Çocuklara sevgiyle yaklaşılması gerekir. Onlara tek düze anlatımla değil,ilgi çekici çocukların anlayabileceği bir yaklaşım içerisinde olmalıyız. Sevgi dolu olan,içinde çocuk yüreği taşıyan herkes kazanır. Tıpkı Şirinlerdeki Kargamel’in her seferinde kaybetmesi gibi,kırmızı başlıklı kız masalındaki kötü kurdun sonu gibi yada pamuk prenses masalındaki üvey annenin sonu gibi…..
Çocukların matematik veya başka derslerde başarılı olmamalarında ÖNYARGILAR ve eğitim sistemindeki aksaklıklar büyük rol oynuyor .Çocuklara yapamazsınız ,başaramazsınız deniyor;sanki siz çocuk olmadınız . Oysa ki çocuklar bir çiçek….Onlar yaşamın pınarları…Bizim önyargılarımızın kurbanı olmamalılar.
Heveslerini kırmamalıyız onların. Aksine coşkuyla alkışlamalıyız onları. Minicik burunlarına,ağızlarına,o tertemiz gözlerine baktığımızda bunda meslek sahibi olabilir mi düşüncesinden çok,çok iyi bir insan olabilir diyebilmeliyiz.
Bunun için elimizden gelen gayreti değil,olağan üstü bir çaba göstermeliyiz,onların yüreklerine dokuna bilmeliyiz. Kısacası küçük dünyalarına girebilmeliyiz. Haydi ne duruyorsunuz….
Çocukların yetiştirilmesinde öğretmenlere büyük görev düşmekte ama öğretmenlerin yetiştirilmesinde de başkalarına görev düşmekte. Eğitim Fakültesi mezunu her genç öğretmen adayı olmakta ama ne kadar yeterli donanıma sahip oldukları tartışılabilir. Öğretmen adayları, görev yapacakları branşlarda eğitim alırken acaba çocuk psikolojisine yeterli önem veriliyor mu ?
Siz eğitimciler, çocukların dilinden anlıyor musunuz?Onların şekillenmesinde önemli rol oynayacaksınız Size hayallerini anlattıklarında ne yapacaksınız?Sorunların mı yoksa çözümlerin mi parçası olacaksınız?Işıl ışıl parlayan o gözleri takip edebilecek misiniz?Yaşamlarındaki inanç ve istekleri karşısında nasıl davranacaksınız?Başarılarını alkışlayacak , başlarını okşayacak mısınız?Onlarla ip atlayıp beş taş oynayabilecek misiniz?Kalbinize bakarak bunun sonucunu alabilecek misiniz?Onları oldukları gibi sevip kucaklayabilecek misiniz?Yıllar sonra karşınıza alanlarında mutlu ve başarılı insan olarak karşınıza çıkıp ‘’Hocam’’ dediklerinde tüylerinizin diken diken olduğunu hissedebilecek misiniz?
İki mahkum parmaklıkların arkasından bakarlar. Bir yerdeki çamuru diğeri gökteki yıldızları görür. Pekiyi siz hayatı hangisi gibi görüyorsunuz?
Necip Hocam yıldızları görüyor olmalı ki bu kitabı yazmış. Hayattaki olumsuzlukların inançla,kararlılıkla aşılacağına inanmış. Matematik korkularının yersiz olduğunu ve herkesin bunu başaracağına inanmış ve yazılarında başarı öykülerine yer vermiş.
Hocam sizi yürekten kutluyor ve hedeflerinize ulaşmanızı diliyorum.
Çocuk Yüreği gibi …
HER ÇOCUK BİR ÇİÇEKTİR !!! (Rumuz :Çocuk yüreği gibi )
Yaşamımızda korkularımız olduğunda korkularımız,yapacaklarımızın ötesine geçer…Oysa sevgi olduğunda sevgi ile yaklaşıldığında o korkular rüzgar gibi uçar gider. Çocuklara sevgiyle yaklaşılması gerekir. Onlara tek düze anlatımla değil,ilgi çekici çocukların anlayabileceği bir yaklaşım içerisinde olmalıyız. Sevgi dolu olan,içinde çocuk yüreği taşıyan herkes kazanır. Tıpkı Şirinlerdeki Kargamel’in her seferinde kaybetmesi gibi,kırmızı başlıklı kız masalındaki kötü kurdun sonu gibi yada pamuk prenses masalındaki üvey annenin sonu gibi…..
Çocukların matematik veya başka derslerde başarılı olmamalarında ÖNYARGILAR ve eğitim sistemindeki aksaklıklar büyük rol oynuyor .Çocuklara yapamazsınız ,başaramazsınız deniyor;sanki siz çocuk olmadınız . Oysa ki çocuklar bir çiçek….Onlar yaşamın pınarları…Bizim önyargılarımızın kurbanı olmamalılar.
Heveslerini kırmamalıyız onların. Aksine coşkuyla alkışlamalıyız onları. Minicik burunlarına,ağızlarına,o tertemiz gözlerine baktığımızda bunda meslek sahibi olabilir mi düşüncesinden çok,çok iyi bir insan olabilir diyebilmeliyiz.
Bunun için elimizden gelen gayreti değil,olağan üstü bir çaba göstermeliyiz,onların yüreklerine dokuna bilmeliyiz. Kısacası küçük dünyalarına girebilmeliyiz. Haydi ne duruyorsunuz….
Çocukların yetiştirilmesinde öğretmenlere büyük görev düşmekte ama öğretmenlerin yetiştirilmesinde de başkalarına görev düşmekte. Eğitim Fakültesi mezunu her genç öğretmen adayı olmakta ama ne kadar yeterli donanıma sahip oldukları tartışılabilir. Öğretmen adayları, görev yapacakları branşlarda eğitim alırken acaba çocuk psikolojisine yeterli önem veriliyor mu ?
Siz eğitimciler, çocukların dilinden anlıyor musunuz?Onların şekillenmesinde önemli rol oynayacaksınız Size hayallerini anlattıklarında ne yapacaksınız?Sorunların mı yoksa çözümlerin mi parçası olacaksınız?Işıl ışıl parlayan o gözleri takip edebilecek misiniz?Yaşamlarındaki inanç ve istekleri karşısında nasıl davranacaksınız?Başarılarını alkışlayacak , başlarını okşayacak mısınız?Onlarla ip atlayıp beş taş oynayabilecek misiniz?Kalbinize bakarak bunun sonucunu alabilecek misiniz?Onları oldukları gibi sevip kucaklayabilecek misiniz?Yıllar sonra karşınıza alanlarında mutlu ve başarılı insan olarak karşınıza çıkıp ‘’Hocam’’ dediklerinde tüylerinizin diken diken olduğunu hissedebilecek misiniz?
İki mahkum parmaklıkların arkasından bakarlar. Bir yerdeki çamuru diğeri gökteki yıldızları görür. Pekiyi siz hayatı hangisi gibi görüyorsunuz?
Necip Hocam yıldızları görüyor olmalı ki bu kitabı yazmış. Hayattaki olumsuzlukların inançla,kararlılıkla aşılacağına inanmış. Matematik korkularının yersiz olduğunu ve herkesin bunu başaracağına inanmış ve yazılarında başarı öykülerine yer vermiş.
Hocam sizi yürekten kutluyor ve hedeflerinize ulaşmanızı diliyorum.
Çocuk Yüreği gibi …
Matematik Hayatımdan İki Necip Geçti
Necipler Hayatımı Değiştirdi
KADERİN CİLVESİ
Yıl 1975’ler …Köyüme yeni ortaokul açılmış , ilk öğrencileri de biziz. Yaklaşık 30 kişilik sınıfın vasat denilebilecek öğrencilerinden birisiyim. Okul müdürümüz ve matematik öğretmenimiz Necip ……..’di. Yüzünün güldüğü bir anı hatırlamıyorum…Ya çok ciddi ya da asık suratlı diyebileceğimiz kadar asabi…Matematik derslerinde, aramızdan birisinin dayak yemeden bitirdiğimiz bir dersi nadiren hatırlarım…
Öyle ya köyümüze ortaokul yeni açılmış; babalarımız da bizi öğretmenimize ‘’eti senin , kemiği benim ‘’ diye öğretmenlerimize emanet etmişti…Hatta bir gün matematik dersinde yine Necip …… öğretmenimden sınıfça sıra dayağı yemiştik ve dayak sonucunda iki arkadaşımız da yaralanmıştı. Dayak faslında ben üçüncü sıradaydım. Elindeki sopa ile ikinci vuruşunda bayılma numarası ile kendimi yere atarak dayak faslından kurtulmuştum… Anlattıklarımı bu kitabı okuyan sınıf arkadaşlarım çok iyi hatırlayacaklardır…
Daha sonraları matematik dersinden çok dayak atma dersleri(!) vermeye başlayan Necip ………. öğretmenimizin tutumundan ‘’eti senin, kemiği benim’’ diyen velilerimiz bile rahatsız olmuştu. Bir gün ilçedeki gazeteci köyümüze çağrıldı. Necip ………. hocamızın dayakları gazetelerde haber konusu yapıldı. Bu haberden sonra matematikçi Necip ……..Hoca başka bir yere gitmek için tayin istemek zorunda kaldı. O günden bu yana yıllar geçmesine rağmen Necip …….. Hocayla hiç görüşmedim; görüşmek istemem de. Çünkü benim matematikle küsüşmemin başlıca sorumlusu Necip ………. Hocadır.
Kaderin cilvesine bakın ki aradan 30 yıl geçmiş yine bir matematikçi ile karşılaşıyorum .Adı da yine Necip ama soyadı GÜVEN’ di. Kısa bir tren yolculuğuyla başlayan ‘’Matematik Muhabbetimiz’’ bu gün artarak devam ediyor. Necip Güven Hocamda matematikçi.
Yani sizin anlayacağınız bir Necip ’in hayatımdan sildiği ‘’matematiği’’ bir başka Necip yeniden hayatıma soktu. Bir Necip beni ‘’Matematikle küstürdü’’;Bir Necip beni yeniden ‘’Matematikle Barıştırdı.’’
‘’Matematikle Barışıyorum’’ kitabı Necip Hocamın ilk kitabı…Elbette bazı eksik yanları olabilir…Ancak ben bu kitabı okumaya başlayınca niyetim üzüm yemek (bağcıyı dövmek değil )olunca fazlasıyla istifade ettim… Matematik’ e bakış açım değişti. Matematikle aramda kurulan KORKU KÖPRÜLERİNİ yıkıp yerine SEVGİ KÖPRÜLERİ kurdum.
Veliler ,öğrenciler,öğretmenler sizlere sesleniyorum!!! Matematiği sevmenin ilaçları eczanelerde satılmaz. Hiçbir doktor da böyle bir reçete yazamaz… Matematiği sevdirmek bir gönül işi , bir sevdanın adı ve bir emeğin ürünü… NECİP GÜVEN hocada matematiği sevdirmenin delisi… matematiği öğretmenin sevdalısı… NECİP HOCA ’yı yakından tanımayan onun uğruna delisi olduğunu sevdalısını bilemez ve anlayamaz. Tebrikler NECİP HOCA… işinin delisi olanı Allah’ta sever kullarda… Allah yardımcın olsun… . Nail USLU
KADERİN CİLVESİ
Yıl 1975’ler …Köyüme yeni ortaokul açılmış , ilk öğrencileri de biziz. Yaklaşık 30 kişilik sınıfın vasat denilebilecek öğrencilerinden birisiyim. Okul müdürümüz ve matematik öğretmenimiz Necip ……..’di. Yüzünün güldüğü bir anı hatırlamıyorum…Ya çok ciddi ya da asık suratlı diyebileceğimiz kadar asabi…Matematik derslerinde, aramızdan birisinin dayak yemeden bitirdiğimiz bir dersi nadiren hatırlarım…
Öyle ya köyümüze ortaokul yeni açılmış; babalarımız da bizi öğretmenimize ‘’eti senin , kemiği benim ‘’ diye öğretmenlerimize emanet etmişti…Hatta bir gün matematik dersinde yine Necip …… öğretmenimden sınıfça sıra dayağı yemiştik ve dayak sonucunda iki arkadaşımız da yaralanmıştı. Dayak faslında ben üçüncü sıradaydım. Elindeki sopa ile ikinci vuruşunda bayılma numarası ile kendimi yere atarak dayak faslından kurtulmuştum… Anlattıklarımı bu kitabı okuyan sınıf arkadaşlarım çok iyi hatırlayacaklardır…
Daha sonraları matematik dersinden çok dayak atma dersleri(!) vermeye başlayan Necip ………. öğretmenimizin tutumundan ‘’eti senin, kemiği benim’’ diyen velilerimiz bile rahatsız olmuştu. Bir gün ilçedeki gazeteci köyümüze çağrıldı. Necip ………. hocamızın dayakları gazetelerde haber konusu yapıldı. Bu haberden sonra matematikçi Necip ……..Hoca başka bir yere gitmek için tayin istemek zorunda kaldı. O günden bu yana yıllar geçmesine rağmen Necip …….. Hocayla hiç görüşmedim; görüşmek istemem de. Çünkü benim matematikle küsüşmemin başlıca sorumlusu Necip ………. Hocadır.
Kaderin cilvesine bakın ki aradan 30 yıl geçmiş yine bir matematikçi ile karşılaşıyorum .Adı da yine Necip ama soyadı GÜVEN’ di. Kısa bir tren yolculuğuyla başlayan ‘’Matematik Muhabbetimiz’’ bu gün artarak devam ediyor. Necip Güven Hocamda matematikçi.
Yani sizin anlayacağınız bir Necip ’in hayatımdan sildiği ‘’matematiği’’ bir başka Necip yeniden hayatıma soktu. Bir Necip beni ‘’Matematikle küstürdü’’;Bir Necip beni yeniden ‘’Matematikle Barıştırdı.’’
‘’Matematikle Barışıyorum’’ kitabı Necip Hocamın ilk kitabı…Elbette bazı eksik yanları olabilir…Ancak ben bu kitabı okumaya başlayınca niyetim üzüm yemek (bağcıyı dövmek değil )olunca fazlasıyla istifade ettim… Matematik’ e bakış açım değişti. Matematikle aramda kurulan KORKU KÖPRÜLERİNİ yıkıp yerine SEVGİ KÖPRÜLERİ kurdum.
Veliler ,öğrenciler,öğretmenler sizlere sesleniyorum!!! Matematiği sevmenin ilaçları eczanelerde satılmaz. Hiçbir doktor da böyle bir reçete yazamaz… Matematiği sevdirmek bir gönül işi , bir sevdanın adı ve bir emeğin ürünü… NECİP GÜVEN hocada matematiği sevdirmenin delisi… matematiği öğretmenin sevdalısı… NECİP HOCA ’yı yakından tanımayan onun uğruna delisi olduğunu sevdalısını bilemez ve anlayamaz. Tebrikler NECİP HOCA… işinin delisi olanı Allah’ta sever kullarda… Allah yardımcın olsun… . Nail USLU
Matematikle Barışıyorum'u Zevkle Okudum
Saygıdeğer Necip Hocam, Matematikle barışıyorum adlı eserinizi zevkle okudum. Hem bir meslektaş hem de bir veli olarak çok faydalandım,sizi kutlarım.
Aslında matematik ile sınırlı kalmayıp,bütün bir eğitim alanında ideal görüşler ortaya koymuşsunuz. Eserinizde bence en can alıcı vurgu sevginin muhteşem gücünün bir kez daha vurgulanmasıydı. Eyleme geçmeyen hiç bir düşüncenin öneminin olmadığı ve sevginin eyleme dönüştüğü zaman bütün sorunların aşılmaya mahkum olduğunu bir anlatıyorsunuz.
Matematik öğretenlerin problem değil problemin çözüm kaynağı olması gerektiğini güzel bir şekilde dile getirmişsiniz. Okuyucularınıza ve meslektaşlarınıza matematikle barışmanın,kucaklaşmanın ve başarmanın her zaman mümkün olduğunu ısrarla belirtiyorsunuz.
Böyle bir çalışmaya mesai ayırmanızdan ve gayretlerinizden dolayı tebrik ediyor,saygılar sunuyorum.
Görüşmek dileğiyle Allah’a emanet olunuz.Meslektaşınız Osman KANDİL/SİVAS
Aslında matematik ile sınırlı kalmayıp,bütün bir eğitim alanında ideal görüşler ortaya koymuşsunuz. Eserinizde bence en can alıcı vurgu sevginin muhteşem gücünün bir kez daha vurgulanmasıydı. Eyleme geçmeyen hiç bir düşüncenin öneminin olmadığı ve sevginin eyleme dönüştüğü zaman bütün sorunların aşılmaya mahkum olduğunu bir anlatıyorsunuz.
Matematik öğretenlerin problem değil problemin çözüm kaynağı olması gerektiğini güzel bir şekilde dile getirmişsiniz. Okuyucularınıza ve meslektaşlarınıza matematikle barışmanın,kucaklaşmanın ve başarmanın her zaman mümkün olduğunu ısrarla belirtiyorsunuz.
Böyle bir çalışmaya mesai ayırmanızdan ve gayretlerinizden dolayı tebrik ediyor,saygılar sunuyorum.
Görüşmek dileğiyle Allah’a emanet olunuz.Meslektaşınız Osman KANDİL/SİVAS
Matematikle Barışıyorum Kitabınız Muhteşem
Sayın hocam; öncelikle geleceğimizin teminatı çocukların eğitiminde çok önemli bir yanlışlığı fark edip, bu yanlışlığın düzeltilmesi için gayret gösterip yazmış olduğunuz kitaplar için çok teşekkür ediyorum.
“Matematikle Barışıyorum” isimli kitabınızı 2005 yılında Eskişehir’de Esnaf Sarayında
tanıtım yaptığınız zaman aldım. Kitabınız muhteşem !’
Ayrıca fotokopi olarak verdiğiniz eğlenerek öğrenmek için hazırlamış olduğunuz çarpım tablosundan mümkünse e-mail adresime gönderirseniz memnun olacağım hocam.
Şimdiden teşekkür ediyor, emeklerinizin boşa gitmemesi temennisiyle saygılarımı sunarım. Hikmet TETİK
“Matematikle Barışıyorum” isimli kitabınızı 2005 yılında Eskişehir’de Esnaf Sarayında
tanıtım yaptığınız zaman aldım. Kitabınız muhteşem !’
Ayrıca fotokopi olarak verdiğiniz eğlenerek öğrenmek için hazırlamış olduğunuz çarpım tablosundan mümkünse e-mail adresime gönderirseniz memnun olacağım hocam.
Şimdiden teşekkür ediyor, emeklerinizin boşa gitmemesi temennisiyle saygılarımı sunarım. Hikmet TETİK
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)